Gülsüm Manap

Gülsüm Manap
@gulsumanap
Sadece kendi kendime keşfetmeye, yaşamaya, görmeye, okumaya, gelişmeye çalışıyorum..
Kendini gerçekleştirme, kendini yaşamayı göze alabilecek yürekliliği gösterebilmeyi ve kısırdöngülerden özgürleşebilmeyi tanımlar.
Reklam
Oysa gerçek anlamda alçakgönüllülük sözlerde değil, davranışlarda anlatım bulur.
Toplumda kadın ve erkeğin birbirine yabancılaşması süregeldikçe, birbirlerini sahip olunacak nesneler olarak değerlendirme eğilimleri de kaçınılmaz bir sonuç olarak varlığını sürdürür. Toplumun bazı kesimlerinde genç çiftlerin bunun üstesinden gelme yönünde gösteregeldikleri çaba umut verici olmakla birlikte, köklü eğilimlerin değişime uğrayabilmesi için uzunca bir süreye ihtiyaç olduğunu da kabul etmek gerekir. Çünkü bu tür bir değişim kişiliğin diğer yönlerinden soyutlanmış olarak gerçekleştirilemez. Üstelik insan davranışlarında ikiyüzlülüğü pekiştirici kuralların hâlâ geçerli olduğu toplumlarda bireylerin bir benlik bütünlüğüne ulaşması söz konusu olamaz. Bir başka deyişle, çağdaş dünyanın gerçekleriyle ve kendi tarihsel mirasını uzlaştırıcı bir yaşam felsefesi geliştirememiş toplumların, kronolojik yaşıyla orantılı olarak olgunlaşmış bireyler üretebilmelerini beklemek bir ütopyadır!

Reader Follow Recommendations

See All
Evliliğin eşlerin kişisel gelişim olanaklarını engellememesi gerekir. Ancak içinde yaşadığımız toplum yapısında bu, gerçekleştirilmesi oldukça güç bir durumdur.
Hayat, hangi noktasında, hangi durağında, hangi pes edişinde, hangi bilinmezliğinde olursa olsun bazen sıfırdan, bazen sıfırın altından başlamakla ilgili.
Reklam
Aynı kâğıda, zaman ve sabırla yeni çizgiler çizmekle, birazını silmek, birazını kalınlaştırmakla, bir köşesine renkli çiçekler, bir diğer köşesine ne yaptığını düşünmeden küçük kutular, kareler, spiraller çizmekle de ilgili hayat. Çalışmakla, pişirmekle, bazen gayret, bazen pes etmekle, kendini içinde iyi hissedeceğin rahat bir sen yaratmakla ilgili.
… hayat kendini bulmakla ilgili değil, kendini yaratmakla ilgilidir.
Çalışan bir kadının akşam eve geldiğinde kalan zamanının çoğunu yemek ve bulaşığa ayırması somut bir eşitsizliğe neden olmakta. Ancak toplumsal yapı, bulaşık yıkayan bir erkeğin kendisini hadımlaştırılıyormuş hissetmesini pekiştirici tutumlardan henüz arınmış da sayılmaz.
Aslında kadınla erkeğin kendilerini eşit hissetmeleri için mutlaka aynı toplumsal statüye sahip olmaları gerekmez. Önemli olan kadının kendine saygı duyabileceği bir ortamın yaratılabilmesidir. Kendine saygı duyan kadına erkekler de saygı duyar.
Günümüzde kadın- erkek beraberliği ve aile yapısı, temelli etkisini yitirmemiş olan geleneksel eğilimlerin üzerine çağdaş tutumlar geliştirmenin çelişkilerini yaşamakta. Bu çelişkiler özellikle kadınların bocalamasına neden olmakta ve bir yandan geleneksel günlerden kalma duygusal beklentileri hâlâ canlılığını korurken öte yandan erkeklerin egemen olduğu bir dünyada onlarla eşit olma savaşımı vermeye çalışmaktadırlar. Böyle bir çelişki kadının eşit ve özgürlük tanımında da yanılgılara ve belirsizliklere düşmesine neden olmakta erkek de kadının kadınlık rolüne ilişkin bocalamalarından doğrudan etkilenmektedir.
Reklam
Bir insanın kendisine karşı sorumluluklarıyla başkalarına karşı sorumlulukları içiçe geçmiş tek bir olgudur, birbirinden soyutlanamaz!
Yaşantıya dönüşmemiş bilgi, gerçek bilgi değildir.
İnsanın kendine yabancılaşması pahasına kazanılan güç, gerçek güç değildir.
Acı da verse hoşlanmadığımız kendimizle yüzleşebilmeli ve bu yüzden kendimizi lanetlememeliyiz. Kendini lanetlemek ya da kendine acımak insanın sorumluluklarını görebilmesini engeller. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir.
759 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.