Ruhumuzu, zihnimizi, yüreğimizi ele geçirmiş bir aşka sahipsek ve tüm bedenimizi titretiyorsa bir insanın dokunuşu, bir öpücükle yıldızların üzerine çıkabiliyorsak ve bir gülümseme görebilmek için aylarca bekleyebiliyorsak, sözcükler olmadan da konuşabiliyorsak ve hiç durmadan düşler kuruyorsak... Bundan daha önemli ne olabilirdi?
Saf gelin hikayesi
“Saf Gelin'in kim olduğunu bilmemelerine rağmen, kasaba gençlerinin, bir araya geldiklerinde ondan söz etmemeleri görülmüş değildi. Birbirlerine, sabah akşam, içleri gıcıklanarak Saf Gelin hikâyesi anlatırlardı.” Saf Gelin on beş yaşına kadar, dünyanın bütün kötülüklerinden korunarak ve evde nadide bir çiçek gibi saklanarak, hiçbir şeyden
Reklam
"Yorgun argın hastaneden çıkıp kendimi doğrudan eve attım. Salona girdiğimde "Hoş geldin kuzen." Benim kadar yorgun Alex kanepeden seslendi. "Hoş buldum" deyip bende kendimi kanepeye attım. Kafasını benden yana çevirip "Nasıl geçti günün?" Sorunca yemek öncesi sohbetimizi yapmaya başladık. "Eee ne yaptın yenge meselesini?" Diye can alıcı soruyu pat diye sordu ve yüzünde aptal bir gülümseme belirdi. "Bir şey yapmadım ama yakında onu bulacağım. Hissedebiliyorum." Dedim kendimden emin bir şekilde. Sırıtıp " Nasıl olacak o?" merakla sorduğunda "İzle ve gör." Bu seferde ben sırıttım. Bunun üzerine fazla irdelemedi ve başka bir konuya geçiş yaptı. Çünkü benim asla boş konuşmayacağımı gayet iyi biliyordu. Tek yapmam gereken birazcık beklemekti. Zaman her şeyi halledecekti."
Sayfa 30 - Epizot KitapKitabı okudu
Küçük bir gülümseme takındı. Olup biten şeylerin üzerine güldüğünüz türden bir gülümseme.
Sayfa 224
Anlamadık diyelim de bir daha baştan mı anlatsın?-:)
Hadi canım, doğrusunu söyleyin… Ben bile bir şey anlamadım da, siz ne anlayacaksınız?- dedi. Bunun üzerine köylülerin birkaçının yüzünde hafif bir gülümseme dolaştı. Nihayet içlerinden orta yaşlı biri genç nahiye müdürünün ve yaşlıca öğretmenin yanına sokuldu: -Aslını ararsan biz de bir şey anlamadık amma, müdür bey…- dedi, -ne idelim, dinledik işte!..- Öğretmen, bir talebesini paylar gibi. -Peki, ne diye anlamadık demediniz öyleyse? Adamcağız kaç defa sordu da!..- dedi. Köylü, içinden gelen bir gülüşü zapt etmek istiyormuş sandıracak kadar ciddi bir çehre ile: -Aman beyim!- dedi, -Anlamadık diyelim de bir daha baştan mı anlatsın?-
"Yüce Leydi olduğunu ilan etmişsin," dediğinde yataktaydık. "Yapmamam mı gerekiyordu?" Kolumu bırakıp parmak boğumlarıyla yanağımı okşadı. "Rahibe başına yağ sürerek seni takdis ettiği andan beri Velaris'in çatılarından haykırmak için sabırsızlanıyordum. Hevesimi kursağımda bırakma konusunda üzerine yok." Bir gülümseme dudaklarımı çekiştirdi. "Olayın üzerinden bir saat bile geçmedi. Hemen şimdi çatıya çıkıp karga gibi bağırırsan bütün alkışları toplarsın." Parmaklarını saçlarıma dolayıp yüzümü yukarı kaldırdı. Suratındaki manidar gülümseme büyüyünce botlarımın içindeki başparmaklarım kıvrıldı. "İşte benim biricik Feyrem."
Reklam
551 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.