Zosima Dede birden İvan Fyodoroviç'e, - İnsanların içindeki, ruhlarının ölmezliğine olan inancı kaybolursa durumun böyle olacağına gerçekten inanıyor musunuz? diye sordu. - Evet , inanıyorum. Ölümsüzlük yoksa erdem de yok demektir. - Buna inanıyorsanız ya mutlusunuzdur ya da çok mutsuz? İvan Fyodoroviç gülümsedi. - Niçin mutsuz olayım? -
Sayfa 125 - İletişim Yayınları
Aşk mı yoksa hayaller mi daha güzel?
Küçük, utangaç ve ürkek bir kızken kimse hiç kimse anlamadı. Bana en yakın olan siz bile anlamadınız. Belki kendim bile anlamadım. Şimdi sık sık bunu düşünüyorum. Ve o zamanki kendimi anlamıyorum. Çünkü mucizelere inanan, gerçekliğin ilk nefesiyle uçup gidecek olan narin, küçük beyaz çiçeklere benzeyen düşleri olan bir kızın yüreğini kadınlar
Reklam
Bizim için fiziksel olarak çekici olanlara daha fazla âşık oluyoruz. Fiziksel çekicilik konusunda da bazı ölçütlerden bahsediliyor. Kültürlere göre değişiklik gösteriyor göstermesine ama genellikle erkekler kadınlarda küçük çene, küçük burun, büyük gözbebeklerini; kadınlar erkeklerde geniş çene, kemikli bir yüz yapısını çekici olarak buluyorlar. Simetrik yüz ve beden, iri gözler ve büyük bir gülümseme, her iki cinsiyet için de fiziksel çekicilik unsuru olarak görülüyor. Bizde olmayan ya da bizden farklı özellik taşıyanları da çekici bulma ihtimalimiz daha fazla. Esmer sarışını, sarışın esmeri daha çekici buluyor örneğin. Yine bazı araştırmacılar, yukarıda fiziksel çekicilik sırasında sözünü ettiğimiz simetriye, kadınlardaki bel-kalça oranını da ekliyorlar. Erkeklerin çogunun bel çevrelerinin kalçalarının 70'i olan kadınları tercih ettiklerinin saptandığını söylüyorlar ve bunu da bu kadınların doğurganlık ve sağlıklılık olasılığının yüksek olmasıyla açıklıyorlar.
Sayfa 169Kitabı okudu
Kasır sonunun nasıl olacağını bilseydi yine de böyle saçmalar mıydı acaba
"Muhafız."dedim hali hazırda tükürür gibi. "Yüzünüzdeki kuduz bir köpek tarafından ısırılmış gibi duran yarım ay yerine parlak bir çember görsem elemental ayaklarınıza kapansın diyebilirdim, her şeye rağmen ne kadar güzel görünüyorsunuz." Uzun uzun kışkırtmasının ardından ellerini önünde birbirine kenetleyip gözlerini kısdı "Bu gece bana da bir dans lütfeder misiniz?" "Yakında,"dedim ifademi Bir saniye olsun bozmadan. "Anlamadım..." "Elemental ayaklarıma kapandığında, yakında olma Kasır. Çünkü Üzerine basıp geçmekten bir an bile tereddüt etmeyeceğim." "Sizi incittiysem beni bağış-" "Ne cüretle?"diye güldüm. "Beni nasıl incitebilirsin ki?" Yüzümde bir gülümseme ile ona doğru yaklaştım. kadehten küçük bir yudum aldım. "Dikkat et,"dedim kaşlarımı çatıp. " Oyun oynamayı tüm kediler sever ama Kaplanlar sonunda değnekten sıkılıp senin kemiklerinle devam eder."
Sayfa 282Kitabı okudu
Lord Arın (2)
Arın dokunuşuna sesli bir şekilde, "Merhaba." dedi. "Sen çok daha güzelsin." "Adın ne?" diye bu defa sesli bir şekilde sordu Alin. "Arın." Onu daha önce hiç böyle gülümserken görmemiştim. Hem büyüleyici hem bulaşıcıydı. "Lord gibi mi?" diye şaşkınca sordu kız. "Lord gibi," dedi Arın göz
Her arzusu yerine gelenler daha mutsuz, maddeye daha düşkün; bunun üzerine, ayrılık acısına katlanan insanın iç çekişlerine kulak verdim ve onları dinledim,
Reklam
" Can sıkıntısıyla yaşamaktansa arzudan ölmeyi isterim. Vicdanımda bir aşk ve güzellik susuzluğu olsun isterim; çünkü gözlerimi açtım ve gördüm ki, her arzusu yerine gelenler daha mutsuz, maddeye daha düşkün; bunun üzerine, ayrılık acısına katlanan insanın iç çekişlerine kulak verdim ve onları dinledim, tellerine bir virtüözün dokunduğu bir lavtanın sesinden daha tatlı bir arzu duyduklarına tanık oldum"
"Gence" diye bağırdı yaşlıca bir kadın, "Şehrin ahalisi Türk'tür oğul." Bu kez "Ana, su!" diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark
Çok doğru dedin!..Hepimiz anladık!..
"Ülen, ne anladınız o efendinin dediklerinden?" diye sordu. Köylüler cevap vermeden birbirlerinin yüzüne baktılar. Nahiye müdürü, öğretmenden cesaret almış gibi, gülümseyerek: "Hadi canım, doğrusunu söyleyin... Ben bile bir şey anlamadım da, siz ne anlayacaksınız?" dedi. Bunun üzerine köylülerin birkaçının yüzünde hafif bir gülümseme dolaştı. Nihayet içlerinden orta yaşlı biri genç nahiye müdürünün ve yaşlıca öğretmenin yanına sokuldu: "Aslını ararsan biz de bir şey anlamadık amma, müdür bey..." dedi, "ne idelim, dinledik işte!..
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı
Yüzüne yansıyan memnuniyet ifadesiyle “Tamam tamam!” dedi Önder. “Kafam birçok şeyle meşgul! Unutmuşum. Demek projemizin ilk test aşamasını beklentilerin üzerinde bir başarı sağladı öyle mi? İyi iyi!” dediği sırada Önder’in yüzünde pek nadir görülen gülümseme ifadesi tekrar belirdi. “Evet evet!” dedi Başdanışman. “Projemiz, Halk Direniş Şehir Tankı her türlü saldırıya karşı oldukça dayanıklı bir araç oldu. Yani taş, sopa ve Molotofkokteyli gibi yanıcı cisimlere karşı da tam koruma sağlıyor. Karşı saldırıda ise tazyikli su fışkırtarak direnişçileri geri püskürtmede oldukça başarılı… Biber gazı gibi gaz kapsülleri ve fişekleri araçtan rahatlıkla direnişçilerin üzerine fırlatma özelliği de mevcut… Bu araç direnişçilerin tam bir baş belası olacak.” dedi gülümseyerek… Önder, bir anda Başdanışmana patlayarak, “Karşıma geçmişsin, pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun öyle!” dedi sert bir ifadeyle… “Gülme lan! Ne var bunda gülünecek?” Bitmek bilmeyen öfkesiyle, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlar aşağılık! Bunlar terörist! Bunlar eşkıya! Bayram kutlayacağım bahanesiyle aziz halkımızın ortak iradesine yani bize karşı başkaldırıyorlar. Onlar kim oluyorlar ki benim otoritemi sorguluyorlar. Aziz halkımın iradesini sorguluyorlar. Bütün bunlar Muhalif Kerim’in hastalıklı söylemlerinden başka bir şey değil… Ve İnsanların aklını bulandıran söylemlerinin sonucu-dur.” “Evet, biliyorum!” “İşçi sınıfının bayramı mı olur? “Hiç?” “Hiç öyle şey olur mu?” “Patronların bayramı olur.”
Sayfa 63 - İKİNCİ BÖLÜM - BİLİNÇALTINDAKİ KÂBUS
548 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.