Kasır sonunun nasıl olacağını bilseydi yine de böyle saçmalar mıydı acaba
"Muhafız."dedim hali hazırda tükürür gibi. "Yüzünüzdeki kuduz bir köpek tarafından ısırılmış gibi duran yarım ay yerine parlak bir çember görsem elemental ayaklarınıza kapansın diyebilirdim, her şeye rağmen ne kadar güzel görünüyorsunuz." Uzun uzun kışkırtmasının ardından ellerini önünde birbirine kenetleyip gözlerini kısdı "Bu gece bana da bir dans lütfeder misiniz?" "Yakında,"dedim ifademi Bir saniye olsun bozmadan. "Anlamadım..." "Elemental ayaklarıma kapandığında, yakında olma Kasır. Çünkü Üzerine basıp geçmekten bir an bile tereddüt etmeyeceğim." "Sizi incittiysem beni bağış-" "Ne cüretle?"diye güldüm. "Beni nasıl incitebilirsin ki?" Yüzümde bir gülümseme ile ona doğru yaklaştım. kadehten küçük bir yudum aldım. "Dikkat et,"dedim kaşlarımı çatıp. " Oyun oynamayı tüm kediler sever ama Kaplanlar sonunda değnekten sıkılıp senin kemiklerinle devam eder."
Sayfa 282Kitabı okudu
Lord Arın (2)
Arın dokunuşuna sesli bir şekilde, "Merhaba." dedi. "Sen çok daha güzelsin." "Adın ne?" diye bu defa sesli bir şekilde sordu Alin. "Arın." Onu daha önce hiç böyle gülümserken görmemiştim. Hem büyüleyici hem bulaşıcıydı. "Lord gibi mi?" diye şaşkınca sordu kız. "Lord gibi," dedi Arın göz
Reklam
Her arzusu yerine gelenler daha mutsuz, maddeye daha düşkün; bunun üzerine, ayrılık acısına katlanan insanın iç çekişlerine kulak verdim ve onları dinledim,
" Can sıkıntısıyla yaşamaktansa arzudan ölmeyi isterim. Vicdanımda bir aşk ve güzellik susuzluğu olsun isterim; çünkü gözlerimi açtım ve gördüm ki, her arzusu yerine gelenler daha mutsuz, maddeye daha düşkün; bunun üzerine, ayrılık acısına katlanan insanın iç çekişlerine kulak verdim ve onları dinledim, tellerine bir virtüözün dokunduğu bir lavtanın sesinden daha tatlı bir arzu duyduklarına tanık oldum"
"Gence" diye bağırdı yaşlıca bir kadın, "Şehrin ahalisi Türk'tür oğul." Bu kez "Ana, su!" diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark
Çok doğru dedin!..Hepimiz anladık!..
"Ülen, ne anladınız o efendinin dediklerinden?" diye sordu. Köylüler cevap vermeden birbirlerinin yüzüne baktılar. Nahiye müdürü, öğretmenden cesaret almış gibi, gülümseyerek: "Hadi canım, doğrusunu söyleyin... Ben bile bir şey anlamadım da, siz ne anlayacaksınız?" dedi. Bunun üzerine köylülerin birkaçının yüzünde hafif bir gülümseme dolaştı. Nihayet içlerinden orta yaşlı biri genç nahiye müdürünün ve yaşlıca öğretmenin yanına sokuldu: "Aslını ararsan biz de bir şey anlamadık amma, müdür bey..." dedi, "ne idelim, dinledik işte!..
Reklam
555 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.