"Herkes bilir ki, mükemmelliğe giden yol taşlıdır ve erdem de bu yolda her zaman engellerle karşılaşır, günahı ve kötülüğü şans öylesine destekler ki.."
Arkadia’da doğduk hepimiz. (Karışık,karman çorman); Başka bir deyişle dünyaya mutluluk ve zevk beklentisiyle dolu olarak adım atarız ve kader bizi hoyrat bir şekilde yakalayıp hiçbir şeyin bizim olmadığı, her şeyin ona ait olduğunu gösterene kadar bunu gerçekleştirmeye yönelik o aptalca umudu koruruz; nitekim kader yalnızca sahip olduğumuz ve edindiğimiz bütün her şey üzerine değil, aynı zamanda kolumuz ve bacağımız, gözümüz ve kulaklarımız, hatta yüzümüzün ortasındaki burnumuz üzerinde bile tartışmasız bir hakka sahiptir.
" ' Her şey akar' demiş Herakleitos. Her şey haraket halindedir ve hiç bir şey sonsuza dek kalmaz. Bu yüzden de 'aynı ırmağa iki kez giremeyiz.' Çünkü ikinci kez ırmağa girdiğim de değişmiş olurdum, ırmakta."
"Ama yalnız bir yaşamda, bir başka ruhun sizinkinin yanına damladığı ender anlar vardır, yıldızların senede bir defa yeryüzüne sürünüp geçmesi gibi. Daidolas da benim için öyle bir takımyıldızdı."
Yine de orada diz çökmüşken bir ses duydum. Ses değil ama bir tür sessizlik, bir şarkıdaki notalar arasındaki boşluk gibi hafif bir uğultu. Solup havaya karışmasını, zihnimin kendini düzeltmesini bekledim. Ama sürdü.
"Aksın, içimde siyah bir nehir gibi dolanan keder
unuttuğum, unutmaya çalıştığım ne varsa bende durmasın
içimde öyle çok ki, her gidenden biriktirdiğim melekler."
"Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun.
"Gücüm tükendi.
Gözlerimde ışık kalmadı.
Tam kıyısındayım artık uçurumun...
Kimin umrunda ölen benim onlar değil.
Ah acı ve ölüm...
İyi ama niçin?
Böyle anlamsız ve iğrenç olabilir mi hayat?
O zaman niye ölünüyor, hem de acılar çekerek?"