-Gettoda dikenli tellerin ardında yaşıyorduk... Salı günü olduğunu bile hatırlıyorum, nedense sonradan günlerden salı olduğuna dikkat etmiştim. Salı... Hangi aydı, ayın kaçıydı hatırlamıyorum ama salıydı. Tesadüfen pencereye yanaştım. Bizim binanın karşısındaki sırada bir oğlanla kız oturmuş öpüşüyorlardı. Kıyımların, idamların ortasında. Öpüşüyorlar! Bu barışçıl manzara beni sarsmıştı... Sokağın öteki ucunda -kısa bir sokaktı- Alman devriyesi belirdi. Onlar da gördü, bir şey kaçmaz ki gözlerinden. Ben ne olduğunu anlayamadan... Fırsat olmadan... Bir çığlık. Patırtı. Silah sesleri... Ben... Hiçbir şey düşünemeden... İlk hissettiğim korkuydu. Sadece oğlanla kızın ayağa kalktıkları gibi düştüklerini gördüm. Birlikte düştüler. Sonra... Bir gün geçti, iki gün... Üç... Ben devamlı bunu düşünüyordum. Neden evde değil, sokakta öpüşüyorlardı, anlıyor musunuz? Öyle ölmek istemişlerdi de ondan... Nasılsa gettodan sağ çıkmayacaklarını biliyorlardı ve başka bir şekilde ölmek istemişlerdi. Aşktı bu muhakkak. Ne olacak başka? Ne olabilir ki... Sadece aşk. Anlattım size işte... Hakikaten de güzel olmuş değil mi? Ya gerçekte? Gerçekte ben dehşet içindeydim... Evet... Başka mı? Durun düşüneyim... Bir mücadelele vardı... Güzel ölmek istiyorlardı. Bunu özellikle seçtiklerinden eminim...
Sayfa 271
Bol bol okumak niyetiyle
MEVLÜD BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Zatına layık şekilde, hamdu sena Allah’a Sınırsız selat ve selam, yüce Resulullah'a Nurlandırıp güçlendirdi, bu biçare ümmeti Verdi rahmetinden bize, habibi Muhammedi
Reklam
Bu böyle olduğu içindir ki: Bir zamanda yazılan tarihin bazen sonraki zamanlarda yazılanla arası uçurumlar kadar açıldı. Yeni araştırmalarla sarsıldı yeni bulgularla yıkıldı. En çok da tarih tarihe uymadı. Tarihin kaygan zemininde en çok tarih muamma. Bir gün tarihin tarihi yazılırsa ihtimal ki geriye tarih diye bir şey kalmayacak ve kusursuz tarih, kusursuz aşk gibi hiç yazılamayacak. Besbelli ki adı "hilâlin görünmesi ve bir hadisenin zamanının açıklanması" anlamına gelen tarih bir taraftan açarken bir taraftan örttü. Bir taraftan anlatırken bir taraftan sustu. Nasıl anlatırsa anlatsın yazılan hep aynı vak'aydı. Ama "herkesin maksudu bir" olsa da "rivayet çoğaldı". Değil mi ki: İleri doğru gitse de tarih. Geriye doğru dönse de tarih. Devletin tarihi olsa da tarih. Olmasa ve her devirde yeniden yazılsa tarih. Birbirine uyan uymayan birçok teorisi olsa da tarih, her hadisesi biricik sayılsa da tarih. Risaledeki Osman zindandaki Osman'a hiçbir vakit uymayacak Çünkü tarih ve geçmiş aynı şey değildir. Geçmiş yerinde durur, sabittir, tektir. Tarih, aynı geçmişe bakarak yazılsa da, çoktur, değişkendir. Bu yüzden tarih yazı olsa da, neticede sadece, aynı geçmiş üzerinde yapılan bir okuma denemesidir.
Sayfa 314Kitabı okudu
Her daim pratik insanların eksikliğinden yakınılır… Derler ki: Birçok siyasi, birçok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanamaz da, bu gibilere hiç rastlanmadığından şikâyet edilir hep. Bazen daha da ileri
Gün aydı, ben de biraz, peki sen?
... Ne yazık ki, insan kendini olduğu gibi sözcüklerin içine koyamıyor; koyabilse ne iyi olurdu, karşı gelindi mi, sözcük savunurdu kendini, ya da yok olurdu...