Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kadın inci gibidir . Bazen senelerce, bazen de bir ömür boyu bir istiridyenin içinde saklar kendini. Fakat bir kez gün ışığı gördü mü çabucak unutur geçmişini. Geçmişte ne kadar saklanmışsa o kadar seyredebilmek ister; ne kadar kapalı kalmışsa o kadar açığa çıkmak ister. İşte o an çıkıp geldiğinde, artık ona kimse mani olamaz. Kendi bile.
Havayla ve güneşle dolup taştığımdan özgürlükten başka bir şey düşünmek imkânsız geldi; umut, etrafımdaki gün ışığı gibi ışıldayıverdi içimde; güvenerek bekledim hükmümü, tıpkı özgürlüğü ve hayatı bekler gibi.
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Geçen yine kitaplığımla bakışırken "Kambur"la göz göze geldik. "Ben bu kitabı ne zaman aldım?'' dedim kendi kendime. Elime aldım. Baktım altta Osmangazi Belediyesi yazıyor. Aaa hatırladım, geçen sene ramazan ayında Bursa'ya gittiğimde -sanırım- bir müzeden satın almıştım. Atıştırmalık ve dinlenme okumaları için. Hatta
Kambur
KamburEsra Kahya · Osmangazi Belediyesi Yayınları · 2021221 okunma
İlim ile Bilim arasındaki fark nedir? Atatürk'ün İlminin Manası Nedir?
Mustafa Kemal Atatürk'ün sahip olduğu ilmin ne anlama geldiğini Atatürk'ü dine yamama çabalarını boşa çıkarmak için açıklamak zorundayım. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözlerini bilmek, öğretmek, öğrenmek aşamasını geçtik. Şimdi o sözlerin manasını öğrenerek yarım kalan devrimi tamamlama aşamasına geçiyoruz. İlim sahibi olmak
GÜN IŞIĞI NEREYE
*Kitapların, açık ve anlaşılır düşüncelerin yerini müphem duygular aldı.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
GÜN IŞIĞI NEREYE
Bu kitapları kimler yazmıştı, kimler ciltlemişti? Nasıl, nereden, ne zaman buraya gelmişler, bu dolaba girmişlerdi? Niçin bu kadar yalnız kalmışlardı?
Boz, sarımtırak, kirli yeşil renkler bir anda tüm somurtkanlıklarını kaybeder; sanki içiniz birden ferahlar, sanki biri sizi dirseğiyle dürtmüş gibi irkilirsiniz. Yepyeni bir görüş, yepyeni düşünceler… Bir tek gün ışığı insan ruhunda neler yapabiliyor, hayret!
Sayfa 2
En gözalıcı gün ışığı, ne pahasına olursa olsun akılcılık; aydınlık, soğuk, dikkatli, bilinçli, içgüdüsüz yaşamın, içgüdülere karşı direnen yaşamın kendisi yalnızca bir hastalıktı, bir başka hastalıktı — ve kesinlikle "erdem"e, "sağlık"lılığa, mutluluğa geri dönmenin bir yolu değildi... içgüdülerle savaşmak zorunda olmak — budur dekadansın formülü: yaşam yükseldiği sürece, mutluluk eşittir içgüdü.Kendisi de kavradı mı bunu? Kendini kandıranların bu en akıllısı Sokrates? Sonunda söyledi mi bunu kendine, ölüme karşı sergilediği cesaretin bilgeliğiyle?...
Sayfa 23
Akıl = erdem = mutluluk sadece şu anlama gelir: Karanlık arzulara karşı sürekli bir gün ışığı oluşturmalı — aklın gün ışığı.
Sayfa 23
Reklam
Birdenbire
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere; Gökyüzü birdenbiler oldu; Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu; Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan; Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu. Birdenbire, Birdenbire; Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire. Orhan Veli Kanık
“Hayat seninleyken gün ışığı, sensizken şafak öncesi karanlığı.”
Gülüşü, bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi.
Sayfa 134 - KırmızıkediKitabı okuyor
Elbette ben bir çocuğa kızma yeteneğine sahiptim. Bunu kendi kendime itiraf etmek istemiyor, böylece bir başkasının böyle öfkeye kapıldığını gördüğümde onun duygularını anlamak yerine onu yargılıyordum. Sonra içimde bulunanın kişinin kendisi değil, her bir kişi tarafından sergilenen nitelikler olduğunu idrak ettim. Ben o trendeki öfkeli kadın değildim, ama onun o anda sergilediği sabırsızlık ve hoşgörüsüzlüğe sahiptim.Keşfettiğim sey, en katı biçimde yargıladığım kişiler gibi davranma potansiyelimdi. Başkalarında gördüğümde beni en çok rahatsız eden özellikleri kendi içimde bulmam gerektiğini açıkça anlamıştım. Onları kapatmış olduğum odalar olarak görüp tanımaya başladım. Eğer kötü bir gün geçirmiş olsaydım benim de çocuğuma bağırabileceğimi kabul ve tasdik etmek zorundaydım. Sonra evsiz bir insana bakıp kendi kendime, "Eğer benim de bir ailem ya da bir eğitimim olmasaydı ve işimi kaybetmiş olsaydım, ben de evsiz olabilir miydim?" diye sordum. Yanıt evet idi. Eğer hayatımın koşullarını değiştirseydim, hemen her farklı şeyi yapabileceğimi ve olabileceğimi görmek kolaydı. Mutlu, üzgün, öfkeli, açgözlü ve kiskanç, her türlü insan olmaya çalıştım.
Huzur ☆•°
Oro yapmıştı bunu. Isla'nın tüm kırık dökük parçalarını eline almış ve onları bir gün bir bütün hâline getireceğine yemin etmişti. Sabırlıydı. Nazikti. Sevgi doluydu. Isla'nın içinde barış olan bir cep vardı. Bir parça da güneş ışığı. Bir çapaydı sanki. En karanlık anlarında düşünceleri savrulmaya başlarsa buraya, cebinin olduğunu anladığı bu ana dönebilirdi. Önceden demir atacak bir yeri yoktu, ihanete uğramıştı ve hiçbir yer onun evi değildi. Şimdi Oro onun evi olmuştu...
Sayfa 159 - ParolaKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.