Gece bitmez gündüz bitmez Bu yalnızlık hiç bitmez Ne kavgam bitti ne sevdam Ömür geçer gönül geçmez Her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma Benden selam söyleyin bütün aşklarıma
Gündüz bastırdığın acıyı geceye nakşedersin.
Reklam
Kar. Yüzüme çarpıp eridikçe yüzümü donduran kar. Aylardır yağıyordu. Gece, gündüz, sabah, öğlen, önce, sonra. Gömmek için yağıyordu. Herkesi ve her şeyi. Arabaları, çocukları, evleri ve öküzleri. Kayak için gerekli kar seviyesinden söz ediyorlardı, televizyondaki haberlerde. O….. televizyonunun çocuğu haberleri! Kar seviyesi mi? Kayak için uygun! Peki, yolları kara batmış köylerin, bir yaşındaki çocukları böcek gibi ölürken dili kıpırdamayan leşlerinin, yüz bir yaşındaki dedelerini yaşatmak için Fatiha Dağı’nı kızakla aşıp Van yoluna çıkmaları için de uygun mu? Kar seviyesi! Önce ayaklar gömülür, sonra bilekler görünmez olur. Dizler, bacaklar, ahırlar. Kar, diri diri gömer. Önce yumruğunla savaşırsın. Karı geldiği yere göndermek için yumruğunu doldurur havaya fırlatırsın. Sonra kürek. Yirmi askere bir kürek. Kırk kola bir adet! Belki bir de çekiçten bozma bir kazma. Küreklersin! Kazmalarsın! Kar yağar. Gömene kadar. Yağmur yağar, boğana kadar. Rüzgâr eser, ayaklarını yerden kesip savurana kadar. Dinlesen dünyayı duyacaksın: İnsanoğlu insan s….. git buradan! Ama inat edersin. Yaşayacaksın. Yerçekimi var. Gidecek bir yer yok. Sürekli olarak kovulduğun, seni yutmak için sarsılıp yarılan bu dünyada yaşamaktan başka çaren yok. Mars çok uzak! İnsanın dünya üzerindeki yaşamı bir Rodeo. Hortumlar, çığlar, seller, depremler. Elinde kürek savaşırsın. Burası benim evim, diye bağırırsın. S…..! Burası bir ev değil! Burası hiçbir şey değil! Dünya, insanın kabuğu değil. Burası bizim yuvamız değil. Biz yerçekimi ile dünyaya zincirlemişiz. Kim bilir nereden kovulduk? Cennetten mi? Hiç sanmıyorum! Hem de hiç!
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürme­yi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, ya­şanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Hak edene vereceğim!” dersiniz oysa bahçenizdeki meyve ağaçları ve otlağınızdaki sürü böyle demez. Onlar yaşayabilmek için, yok olmamak için verirler. Emin olun ki, gündüz ve geceleri yaşayacak kadar değeri olan insan, ona vereceğiniz her şeyi alacak değerdedir.
Bana ne kadar “Hayatın anlamını anlayamazsın, düşünme, yaşamana bak,” dersen de bunu yapamıyorum, çünkü bu benim daha önce çok uzun zaman yaptığım bir şey. Koşuşturup duran ve beni ölüme götüren gündüz ve geceyi görmezlik edemiyorum artık. Bir tek bunu görüyorum, çünkü tek gerçek bu. Geri kalan her şey yalan.
Reklam
"Senin perişanlığın gece gündüz hatunu düşünmendendir."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.