Türk Ocakları Ankara Şube Başkanı TÜRKÂN HACALOĞLU’nun toplantıyı açış konuşması “20 yıl önce ebediyete gönderdiğimiz Türk milliyetçilerinin Galip Abisi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Galip Abi dostları, hepinize ‘Hoş geldiniz.’ diyorum. Bugünün anlamı benim için çok önemli. Çünkü çok değer verdiğim üç önemli şahsiyet şu anda
Bunu hazırladığımda on sekiz yaşındaydım! Yazdıklarım üst üste yığınlar halinde birikiyordu. Anlatmaya devam ediyordum ve kardeşim yazmaya devam ediyordu; fakat öyle bir sürece gelmiştik ki ne yaptığımızı tam olarak bilmeksizin ben konuştukça o da mekanik bir şekilde yazıyordu. Daireler içinde dönüp duruyorduk. Hayat hikâyemi yazdığımı sanıyordum; fakat hiçbir yere varmadığımı hissediyordum. Ben anlatmaya Eamonn da yazmaya devam etti, not defteri günden güne doluyordu. Düzgün bir yolu olmayan kelimeler ormanı gibiydi. Bir yerlerde bir sorun olduğunu biliyordum, çünkü anlatmaya başlamadan önce düşüncelerim yeterince açıktı, fakat onları aktarmaya çalıştığımda hepsi bozuldu ve zihnimde rüzgârda uçuşan yapraklar gibi dağılmaya başladı. Onları zorla toparlıyor ve devam ettiriyordum. Kendi ahmaklığım içinde aklımı kaçırmıştım.
Reklam
ÇALIŞMA HAYATININ GENEL KANUNLARI: - Çalışmak için uygun gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en uygun zamanıdır. - Çalışmak için uygun yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en uygun yeridir. - Bir günde ve bir zamanda yapman gereken bir işi (bir dersi, bir görevi) ertesi güne bırakma. Çünkü her günün
Üzüntüyü Çoğaltmak
Üzüntüye gark olmuş. İnsanların arasına karışmaktan kaçıyor. Gecesi gündüzüne karışmış. Geç yatıp geç kalkıyor. Alıp başını gitse. Gitse ve uzun uzadıya düşünse.“Sorunlar her zaman düşünerek çözülmez ki!” diyeceğim tutuyor, kendimi tutuyorum. Gece birkaç kez uyanıyor. Gözünü açar açmaz hemen aklına gelen, o söz. Sabah uyandığında da, o sözle güne
Sayfa 236 - Timaş Yayınları 2.baskı
İSLAM ÂLİMLERİNİN GÖZÜYLE ZAMÂNIN KIYMETİ Abdulfettah Ebu Gudde -Müellif:Eğer müslüman kendinden istenildiği gibi,namazı ilk vaktinde kılarsa,bu,vakti koruma,belirlenen zaman dilimlerine dikkat etme,her amel için belirlenen zaman dilimine karşı hassas davranma yönünde, müminin tabiatına bir ayarlama getirir. -Müellif:Böylece peş peşe gelen kısa
"yamyam" (cannibal) sözcüğünün kullanımı Kristof Kolomb'un yanlış anlamasından kaynaklanmaktaydı. On beşinci yüzyılda Batı Hint Adaları'na ulaştığında Kolomb burayı Hindistan, halkını da Moğol sanmıştı. Moğollar İspanya'da yaygın olarak "Han'ın (Khan) torunları" adıyla anıldığı için Kolomb onlara cannibas adını verdi. Sonra da Avrupa'ya "Cannibas'ın insan yediğini" bildiren bir not gönderdi. Kolomb'un hikayesi bütün Avrupa'ya çabucak yayıldı ve Cannibas sözcüğü değişim geçirip cannibals olarak genelleşti. O güne kadar yalnızca efsane ve masallarda geçen yamyamların gerçek olduğunu öğrenmek Avrupalılarda büyük bir heyecan yaratmıştı. Ondan sonra Avrupa ülkeleri koloni kurma yarışına girdiler, uzak diyarlardan yamyam hikayeleri getirsinler diye oralara Misyonerler, kaşifler, ve antropologlar gönderip bu hikayeleri popüler eğlence niyetine makalelerde ve kitaplarda yayımladılar. Yamyamlık "ilkel insanların" olmazsa olmaz özelliklerinden biri haline geldi. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ise çok farklı bir hikaye ortaya çıkmıştı. Yamyamlarla ilgili kitap ve belgeler yakından incelendiğinde, birçok yamyamlık hikayesinin sağlam bir temele dayanmadığı görüldü. Birçok "haberin" söylentiden ibaret olduğu anlaşıldı.
Sayfa 23 - Metis BilimKitabı okudu
Reklam
165 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.