Başkan; haftanın bir gününü Rabbine kulluk ve ahiretini hazırlamak için ayırmalıdır. Ayıracağı gün de Cuma’dır. Çünkü Cuma müminlerin bayramıdır. Cuma gününde öyle bir saat var ki; o saatta bir şey isteyen kimsenin Allah ihtiyacım
giderir ve duasını kabul eder. Bu yapacağınız işi şuna
benzetebiliriz: Sizin, kan-kocalı haftada birgiin işleriniz
le meşgul olacak bir hizmetçiniz olsa, onlar hizmet günüde hizmetinizde bulunmasalar, bunların yanınızdaki durumu nasıl olur? Kul onu (hizmetçiyi) yaratmış değil,
halbuki siz Allah’ın mahlukusunuz. Ey Başkan! Gerçek
te siz O’nun kulusunuz. Siz hizmetçinizin bu yaptığına razı olmuyorsunuz. Öyle ise Cuma gecesi oruca niyetleniniz, perşembe gününü de buna eklerseniz daha iyi olur. Cuma günü erken kalkınız ve uygun bir elbise giyiniz. Sabah namazını cemaatla kılınız, güneş doğuncaya kadar konuşmayınız, yüzünüzü kıbleden çevirmeyiniz, elinize teşbihi alınız ve bin defa «Lailahe illellah Muham- medür-Resulullah» deyiniz. Güneş doğduktan sonra takdim edilen öğütleri okumalarını emrediniz. Hafızanızda kalması için her Cuma bunu okusunlar. Okuyucu okumayı bırakınca dört rek’at namaz kılınız ve kuşluk vaktine kadar teşbih çekiniz.
Vakit nasıl muhafaza edilir?
1) Sahih niyet: İbadet olsun, genel olarak yaptığın şeyler olsun ya da dünyevi bir iş olsun ya da yemek veya da uyku olsun veya baş ka bir iş olsun bunların hepsinde Allah'ın rızasını kazanıp emrini yerine getirmeye niyet edersen bunların hepsi Allah'ın izniyle ibadet olur. Bir hadiste şöyle geçer:
Güzellik, uykuyu bırakıp bakınca görülebilir. Aksi halde baş tarafı dinlenmemiş bir masal gibi güzelliği anlamak da zor. Güneş doğduktan sonra gözlerini açanlar için geçen her dakika güzelliği anlamak için kaybedilmiş olacak.
Bu insanlarda bir problem var. Fakat tıpkı benim aşkıma olan bağım gibi, onlar da bir şeylere bağlanarak hayatta kalıyorlar. İnsan doğduktan sonra bir şekilde hayatta kalmak zorundaysa, hayatta kalmak için büründüğü kisve her ne olursa olsun ayıplanmamalı. Yaşamak, yaşamak... Ah... Sonu gelmeyen, tahammül edilemez bir iş.
İnsan dogduktan sonra bir şekilde hayatta kalmak zorundaysa, hayatta kalmak için büründügü kisve her ne olursa olsun ayıplanmamalı. Yaşamak, yaşamak... Ah... Sonu gelmeyen, tahammül edilemez bir iş.
İnsan doğduktan sonra bir şekilde hayatta kalmak zorundaysa, hayatta kalmak için büründüğü kisve her ne olursa olsun ayıplanmamalı. Yaşamak, yaşamak... Ah... Sonu gelmeyen, tahammül edilemez bir iş.
Bizim zamanımızda güneş doğduktan sonra dükkân açılmazdı. Beyaz ipliği siyah iplikten seçen zamanda açar açarsın. Geç kaldın mı, o gün esnaf birbirine "Falan ustanın bir sıkıntısı var galiba? Gece hastası mı, ölüsü mü, ne oldu acaba?" diye sorardı..