#okudumbitti
#zachariususta
#julesverne
⌚"Tanrı sonsuzluğu yarattıysa Zacharius usta da zamanı yarattı."
Bir saat ustası düşünün harika saatler üretiyor. Farkli ülkelerde bile namı duyulmuş.. usta ustalığından öyle emin ki giriş cümlesinde gördüğünüz üzere, kendini tanrıya ortak ilan ediyor...
⌚ Zekeriya Usta ( ben kitabı hep bu isimle okudum) Öyle horozlar vardır ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar özdeyişince zamanın kendi yarattığı birşey olduğunu sanıyor..
⌚Fakat bir gün Zekeriya ustamızın yaptığı bütün saatler duruverir. Ne yapsa da bir türlü çalıştırmayı beceremez. Ve tam da bu anda bir insan çıkar karşısına kızı karşılığında çalışan tek saati ona vermeyi teklif eder.
⌚Zekeriya usta kızını hırsı uğruna feda edecek midir🤔
⌚"Kibir bele bağlanmış bir taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur." Diyen Hacı Bayram Veli sanırım ustamızın akıbetini gözler önüne seriyor.
⌚"Tanrı'nın dengi olmaya kalkışan, sonsuza kadar lanetlenecektir! "Diyerekten incelemi sonlandırayım.
⌚ Bir saatte okunacak güzel bir kitap. Tavsiyemdir
KİTAPLA KALIN 🤗
Zacharius UstaJules Verne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202119.9k okunma
Belasını Arayan Bela Tarr İzlesin*
Bela Tarr’dan izlediğim birinci ve dördüncü film oldu “Torino Atı”. Onunla “Torino Atı” filmiyle tanışmıştım, etkinlik vesilesiyle filmi yeniden izledim (o yüzden hem birinci hem dördüncü) ama nasıl izledim: Bazen x2 hızda, bazen x1.5 hızda. İzlenmeyi bekleyen binlerce film varken aynı filmi iki defa izlemek
Denizin içinde mi dersin dışında mı
Yoksa bir sandalın sallanışında mı
Derken bir martının kanadında
Güneşin denize yansımasında gözlerin
Bir balıkçı (korkusuz) elinde bir orkinos,
Gözlerinde sevincin beyaza saçan mavi tonu,
Radyoda bir şarkı (gözlerinin içi orman)
Saçını örmüş deniz kızı
Günlerden cuma,
tenin beyazı kırmızıya dönmüş
Utanmış olmasının
Veya bir karanfil açmış olmalı
Sessizce seni seyrederken
İki yıldız düşmüş olmalı
Avuç içlerinde büyütürsün
Ellerin yok mu senin yüzümü ısıtan ellerin
Saatler ilerledikçe daha da uzuyor yol, ya da sadece zaman donuyor belki. Durmak istiyorsun artık, biliyorsun herkes istiyor ama sen varsın sadece öne atılan, ilk kurban.
"Ramazan bir dursak." "Yok abi, daha yol çok önümüzde".
Bitmez ki böyle gide gide yollar. İstesen hep gidersin zaten. Önünde hep çok yol olur.
Düş zamanınin ilk günlerinde, henüz Güneş yaratılmamışken, sırılsıklam
âşık bir genç kızın sevdiği yakışıklıyla birlikte olması yasaklanır. Kız öfkeyle
ormanın derinliklerine kaçar. Orada ne yemeğin ne de barınağın olmadığı çok
ağır koşullarla karşılaşır. Kabilesi peşinde olduğundan, kendini daha da
amansız koşulların içine atmak zorunda kalır.
Genç kızın ölmek üzere olduğunu ve uyuduğunu gören ataların ruhları,
artık müdahale etmeleri gerektiğine karar verirler. Kızı yiyecek yemek ve
ısınacak ateş bulabileceği göklere çıkarırlar. Kız uyandığında halkının
üşüdüğünü ve karanlıkta olduğunu görür, ateşleri onlara gün boyu
yetmemektedir. Ailesini özlese fakat onlara geri dönmeye can atsa da, artık
göklere ait olduğunu ve ailesine de yardım etmesi gerektiğini anlar.
Ateşini olabildiğince büyütüp halkının ısınması için gün boyu sıcaklığını
arttırır. Güneş’in yaratılışı ona öyle eşsiz bir mutluluk verir ki, onu her gün
yeni baştan alevlendirip ailesinin hayatını kolaylaştırmaya koyulur.
Ve bir kız arkadaşım vardı.
Özel bir güzelliği yoktu, toplu sınıf fotoğrafında annenizin sınıfın en güzel kızı olarak parmakla göstereceği biri değildi.