Büyük İskender'in dalkavukları onu, Zeus'un oğlu olduğuna inandırmışlar.
Bir gün yaralanıp da yarasından kan aktığını görünce: Buna nediyeceksiniz, bakalım? demiş; kıpkızıl, mis gibi insan kanı değilmi bu?
Homeros'un destanlarında tanrıların yarasından akan kan hiç de böyle değildir.... :)))
Şair Hermodoros, Antigonos'u öven şiirlerinde, ona güneşin oğlu diyormuş.
Antigonos: Oturağımı döken adam benim güneşin oğlu olmadığımı çok iyi bilir, demiş.
İnsan her yerde hep insandır; vebir insanın özünde soyluluk olmadımı, dünyanın tacını giyse yineçıplak kalır.
Son söz yerine; “Sokrates’e: Zalimler seni ölüme mahkumettiler, dedikleri zaman: Doğa daonları.! demiş”
Bildiğiniz gibi o şehir bir zamanlar güçlü bir yerdi; bizim şehrimizin ikiz kız kardeşi mağrur ve zarif Minas Ithil idi. Fakat burası, Düşman'ın güçlü olduğu o ilk zamanlarda hükmü altına aldığı, o düştükten sonra da evsiz barksız ve başsız gezen kötü adamlar tarafından ele geçirilmişti. Bunların hükümdarlarının kara şeytanlıklara düşmüş olan
Madelina Miller Mitoloji meraklıları için Yunan Mitolojisinden Kirke’yi anlatmış bu kitabında bizlere. Okudum beğendim.
Kitapta büyücü, peri, tanrı ya da cadı olsan da bir kadının hayatının zor olduğunu bizlere anlatıyor.
Kirke çocukluğundan beri kendi annesi okyanus perisi Perse, güneşin tanrısı, titanların en
Nehir aniden bir dönemeçten savruldu ve her iki yandaki kıyılar yükseldi, Lörien'in ışıkları gizlendi. Frodo bir daha o zarif ülkeye hiç gelmedi.
Yolcular artık yüzlerini önlerindeki yolculuğa çevirmişlerdi; güneş önlerindeydi, gözleri kamaşıyordu çünkü hepsinin gözleri yaşlarla doluydu. Gimli açık açık ağlamaktaydı.
"En zarif olana son