“Aramak, çok zor bastırabildiğim bir dürtüydü; aranmamak ise, ince bir sızı: Yalnızca da ‘arama’ eyleminde bulunmamamız değildi ilişki için yıkıcı olan: ben, seni arama eğilimime ketvurabilmemden; bundan önce, onu bastırma gereksinimi duymamdan, en temelde, seni yeterince özlemediğim, senin de; beni aramayabilmenden, beni yeterince özlemediğin, sonuçlarını çıkarıyordum- bunlar da, zaten, aynı sonuçtu…”