Ayağımıza takılıp bizi yere düşüren taş ile yerden kalkmak için tutunduğumuz taşı da sevmek lazım. Çünkü her şey kendisine verilen görevi yapmaktadır. Hiçbir şey kendi başına hareket etmez! Şayet her şey kendi başına hareket etseydi, yıldızlar birbirine çarpışarak birbirini yok ederdi. Güneş dünyaya olan mesafesini muhafaza etmezdi ve hiç bir canlının yaşama şansı olmazdı. Hiç başka yere bakmaya gerek yok, uyum içinde çalışan organlarımıza bakarsak evrenin uyumunu da
kolaylıkla anlayabiliriz.
_İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece.
_Birçok gerçek vardır ki insanın, kendi başından geçip de kafasına dank etmedikçe, bunların tam manalarını anlaması olanaksızdır.
_Bilgelik, aklın yolundan ayrılmayan, yeniliğe açık ve her türlü farklı bakış açılarına karşı
Bu alana ilk adımımı attığım 19altmışlı yılların başlarında aydın kama oyunun Osmanlı tasavvuru ana hatları ile şöyleydi: ‘Osmanlılar doğu Akdeniz’de ve Avrupa’nın güney doğusunda kaba kuvvetle hakim oldular. İlk on padişah enerjik adamlardı; onların liderliğinde bu kaba kuvvet erbabı Viyana kapilarina kadar dayandı. Ama daha sonra tahta geçen