288 syf.
·
Not rated
·
Read in 43 days
bu kitabı okuyunca nedense şöyle düşündüm tabiki insan önce çabalayacak kendini geliştirmek için çalışacak her yolu deneyecek ama herşeyin biraz da imkanının, şansının olmasına da bakmıyor mu ki bu durumu çok güzel anlatan bir kişisel gelişim kitabı okumuştum tavsiye ederim çizginin dışındakiler diye çok güzel örnekler var çok gerçekçi bir bakış açısıydı mesela o kitap neyse konumuz olan kitaba gelirsek tamam hoca kendini iyi yetiştirmiş okul hayatı ve iş hayatı boyunca hep kendine yarayacak şeyler yapmış ve peşinde koşmuş hep büyük üstatlarla yolu kesişmiş çok güzel tavsiyelerde de bulunuyor eğitim sistemi nasıl olmalı nereler gezilmeli neler okunmalı diller bilmenin önemi vs vs bunlar güzel bir de insan 25 yaşına kadar bişeyleri başarmış olabilmeli bir eseri olabilmeli tarzında bir cümlesi varki valla günümüz şartları ve günümüz gençlerinin halini düşününce çok gülünç geldi bu cümle ki bende onlardanım ve geldiğim nokta sadece hayat yolunda sürünmek
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 202055.6k okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 hours
"Sizler aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundaysanız," dedi, "bizler de bizim aşağı sınıftan insanlarımızla uğraşmak zorundayız." Günümüz dünya yönetim sistemi, hayvanlar üzerinden eksiksiz bir şekilde anlatılmış, çok da yabancı gelmedi... En çok çalışan değil de yöneticinin yanında olan el üstünde tutulur. Eğitimsiz, cahil, itaatkar toplum yöneticinin her dediğine inanmaya hazırdır. Başkaldıran, farklı fikir üretenler "düşman" ilan edilir... Ve son... "Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı."
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020248.1k okunma
Reklam
Durkheim'ın “organik dayanışma” olarak isimlendirdiği, toplumun uzmanlaşma temelinde örgütlenmesi durumu, esasında hayli çetrefilli bir sorunsala tekabül eder. Nitekim Alfred North Whitehead, eğitimin en büyük problemini çocuklara “ağaçlar üzerinden ormanı tanıtma çabası” olarak görürken tenkit ettiği mesele, tam da bu uzmanlaşma mevzuudur. Whitehead, bu yüzden eğitim dâhilinde kapsamlı bir şekilde “bütün görünümleri içinde yaşam”ı57esas alan bir eğitim tarzından yana tavır alır. Aynı meseleye Entelektüel kitabında temas eden Edward Said de entelektüelin, uzmanlaşmayı profesyonellik olarak addeden günümüz dünyasında bir “amatör” olması gerektiğini ifade ederek entelektüelin çok yönlü/boyutlu'58 olması gereken kişiliğine vurgu yapar.59 Profesyonelleşmenin gittikçe artan baskısı, çağdaş eğitim sistemi ile birlikte her bir çocuğun, alanında uzmanlaşmış bir birey olarak yetişmesini temin ederken esasında makineleşmiş, tek boyutlu insanın imaline de sebebiyet vermiş olur. Bu tek boyutlu, güdük insan tipolojisi, varlıkla bütünlük arz eden dünyanın güzel kokusundan, rayihasından mahrum kalır: Varlığa daha derin bir bakış atmak her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu, en ufak şeyin bile dünyanın bütünüyle iletişim içinde olduğunu görmeye yetecektir. Ama acelecilik çağında algıyı derinleştirmeye vakit yoktur. Bütün şeylerin birbirine sokulduğu ve birbiriyle iletişime geçtiği bir mekân sadece Varlığın derinliğinde açılır. İşte varlığın bu himmeti dünyanın gözel bir koku |rayiha) salmasını sağlar.“ 60
¹⁵⁶Günümüz bilimi, gelgit olgusuna ait Galileo’nun teorisini kabul etmiyor.
Bilindiği gibi tarihte Türk adıyla anılan ilk devleti kuran Gök Türkler, tarihimizde bu özelliğinden dolayı seçkin bir yere sahiptir. Yaklaşık iki yüz yıl süren bağımsız tarihleri boyunca Gök Türk Devleti'nin dayandığı boy sistemi iyi incelendiğinde daha sonraki asırlarda kesintisiz devam ederek, günümüz Türk Dünyasına ulaşan bir köprü olduğu anlaşılır. Gök Türk tarihinde zaman içerisinde değişik isimler ve organizasyonlara bürünen bir boylar kompozisyonu söz konusudur. Bu kompozisyon başka bir deyişle boyların dağılımı ve hareketlenmesi Gök Türk Devleti'nin 745'te yıkılışından sonra da devam etmiş, hatta göçlerde başrol oynamış, nihayet günümüze ulaşmıştır.
«Yalnız Samanyolu’ndaki yıldızların sayısı 30 milyar kadardır. Günümüz astronomi bilginleri, bunların 18 milyarında gezegenler sistemi bulunduğunu kabul ederler. Gezegen sistemleri arasındaki uzaklığın, gezegenlerin ancak yüzde birine bir yıldız yörüngesine girme olanağı tanıdığını düşünelim. Bu durumda, hayatı destekleye­ cek güçte 180 milyon gezegenle karşı karşıya kalırız. Bunların yüz­ de birinde de hayatın gerçekten ortaya çıktığını düşünürsek, geriye 1.800.000 gezegen kalır. Üzerinde hayat bulunan gezegenlerin yine yüzde birinde «Homo sapiens’e eşit akıl düzeyindeki canlıların yaşa­ dığını kabul edersek, Samanyolu’nda 18.000 uygarlık olduğu ortaya çıkar.»
Sayfa 10
Reklam
Riesman, “Günümüzde en çok talep edilen ürün artık bir hammadde ya da bir makine değil, bir kişiliktir” demektedir. Gerçekten de bu, model/seri uygulamasının (model/seri uygulaması çok daha geniş kapsamlı ve toplumsal boyuta varan özlemleri içeren bir yapının yalnızca bir parçasıdır) getirdiği hızlı değişim sürecine ayak uydurmaya çalışan günümüz tüketicisi bir kişiliğe sahip olma gibi bir dayatmayla karşı karşıya kalmaktadır.
Sayfa 203 - Doğu Batı Yayınları, 2020.Kitabı okudu
Model/seri uygulamasının (model/seri uygulaması çok daha geniş kapsamlı ve toplumsal boyuta varan özlemleri içeren bir yapının yalnızca bir parçasıdır) getirdiği hızlı değişim sürecine ayak uydurmaya çalışan günümüz tüketicisi bir kişiliğe sahip olma gibi bir dayatmayla karşı karşıya kalmaktadır. Verilen örnekte bu dayatma aynı zamanda bir paradoksa benzemektedir; zira kişiselleştirilen tüketim eyleminde özne olmanın koşullarını yerine getirineye çalışan öznenin gerçekte kendini ekonomik talebin nesnesi olarak ürettirmekten başka bir şey yapmadığı görülmektedir. Sosyo-ekonomik sistemin önceden tanımladığı ve belirlediği bir kişiliğe uyum sağlamaya çalışan özne başarısız olmaya mahkumdur.
Sayfa 188 - KindleKitabı okudu
1,000 öğeden 771 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.