Günümüzde, günlük politik olgu ve olaylar üzerinde yazıp çizmek, bir iki Batılı düşünürün adını zikretmek, alengirli birkaç sözcük kullanmak düşünce sayılıyor.
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri.
Makamına hak ettiğini düşünüyorum.
İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler.
Evet, minik Martin'imiz.
Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz.
Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
Günümüzde, meclis sandalye sayılarını eyaletler arasında yeniden belirleyen on yıllık ulusal nüfus sayımının ardından, her eyalet meclisi o eyaletteki meclis bölgesi sınırlarını yeniden çizebiliyor.
Sems bir gezgindi ancak öncesi vardi.
O siradan bir gezgin degildi. Şems, yollara düsen bir dervis olmadan önce, iyi bir egitim almisti. Arapçayı ve Farsçayı çok iyi biliyordu. Bu dillerin edebiyatina hâkimdi. Ayrica astronomi, astroloji, mantik ve fikih alanlarinda da derin bir bilgisi vardı. Felsefeye de hakimdi.
(St)Burda enterasan olan zamanın tasavvuf ehlinin büyük bir kısmı pozitif ilim ehli olması yada zanaatlarında ileri derecede ehil olması. Yani günümüzde çok örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle sözleri bir yere veya makamı değil tamamen bağımsız olmasını sağlamıştır
Kitabın başında bu soru ile başladım:
Kitap günümüzün yaşamına mı zıt yada yastığımız hayat mı aslımıza zıt.
Sonunda şu sonuç ile bitirdim:
Ben doğru bildiklerim yanlışmış:
1- Acele ile zamanın sahibine karşı geliyormuşum.
2 - sabır beklemek değil proaktif durumu düzeltmek için öne adım atmakmış (aklıma hep nedense hendek savaşı geldi - gelenlere karşı aktif önlem)Tabi dahası var tabi.
Kitabın geçmişsen atıf yapması çok güzel oldu. O an durum ile yorum yapılması
Konu başında güzel sözler konuşulmasıda ayrı bir hoş olmuş.
Tek takıntım kitap sonunda şemsinin şehadeti konu yapılmaması. Ön sözde geçtiği için merakla o noktaya kadar bekledim
Bilinç kadar aptallığın da bir sınırı yoktur; her iki durum da insanlık için sınırsızdır; günümüzde aptallığın ulaşmış olduğu seviyeye olan güven, bir sanat merkezinin duvarına bir muzu bantlayarak sanat diye sunacak kadar büyük bir cesareti ortaya çıkarmıştır!
Savaş sahneleri nefes kesici! Kılıçların çınlamasını, okların vızıldamasını ve savaşçıların çığlıklarını adeta duyuyorsun. Kendini savaşın ortasında hissediyorsun, adrenalin damarlarında dolaşıyor.
Tabii savaş sadece dövüşmekten ibaret değil. Aynı zamanda cesaret ve fedakarlığın da hikayesi. Akhilleus ve Hektor gibi karakterler, kahramanlıklarıyla okuyucuyu büyülüyor. Hikayede dramatik kavgalar da bolca var. Akhilleus ve Agamemnon arasındaki çekişme, Andromache'nin kocasına veda etmesi gibi sahneler duygulandırıyor.
tanrıları da hikayeye dahil ederek olayları daha da heyecanlı hale getiriyor. Tanrılar savaşın gidişatına müdahale ediyor, kahramanlara güç veriyor veya onları engelliyor. Bu sayede hikaye sadece insanüstü güce sahip kahramanlardan ibaret değil, aynı zamanda kaderin ve ilahi gücün de rol oynadığı bir destana dönüşüyor.
antik Yunan edebiyatının değil, dünya edebiyatının da en önemli eserlerinden biri. Yüzyıllar boyunca yazarlara, sanatçılara ve düşünürlere ilham kaynağı olmuştur. Eserde işlenen temalar günümüzde de geçerliliğini korumakta ve insanlığın ortak deneyimlerine ışık tutmaktadır.
sadece okunması gereken bir eser değil, aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğunu anlamak için de bir rehberdir. Savaşın yıkıcı etkilerini, kahramanlığın ve fedakarlığın anlamını, sevginin ve kaybın acısını ve insan ruhunun derinliklerini keşfetmek için okunması gereken bir başyapıttır.
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147,3bin okunma
Özellikle okumak ve düşünmek üzerine çoğumuzun aklındaki sorulara yanıt vermiş
Arthur Schopenhauer
Kitap 4 bölümden oluşuyor, kitaptaki temel düşünceleri özetleyelim:
1.İnsan Mutluluğunun İki Temel Düşmanı: Istırap ve Can Sıkıntısı
Schopenhauer bazı kitaplarında bu iki düşmana değinir. Özellikle can sıkıntısına.
“ihtiyaç içerisinde bulunmak ve yoksunluk
Günümüzde bile çoğu insan devletin getirdiği yasalardan ve vergilerden pek hoşlanmaz. Yasaların oluşturulmasını ve uygulamasını gerekli bulur, ancak bunların kendisinden çok diğer insanlar için gerekli olduğunu düşünür.
Aziz Nesin’in bu kitabını hem olumlu hem de olumsuz yönlerinden yorumlamak istiyorum. Öncelikle yaptığı eleştirilerin günümüzde hala geçerliliğin olması onun ne kadar ileri görüşlü olduğunu gösteriyor; e tabi bir yandan da hiçbir şeyin değişmediğini! Kitabı bir günde okudum, gerçekten hızlı okunuyor ancak 270 sayfa olmasına gerek yokmuş sanki; bazı yerler zorlama olmuş ve tekrara kaçmış. En güzel kısımları da Almanca öğretmeninin arkadaşına mektup yazarak anlattığı kısımlardı, sırf oradaki tespitler için bile okunabilecek bir eser. Tez zamanda zübüklükten kurtulmak dileğiyle.
Depresyon günümüzde birçok insanın içinde bulunduğu bir durum. Herkes bu konuda oldukça bilinçli ve adeta günümüz hastalığı haline geldi. Çocukluktan itibaren başlayabilen depresyon biyolojik olarakta bizlere aktarılmış olabilir. Her duygu durumu depresyon olmuyor tabiki. Bunun için bazı belirtiler ve duygu durumlarında süreklilik gerekli.
Yazarımız kendi yaşadıkları ve düşünceleri ile birlikte, yıllarca edindiği bilgiler ve araştırmalar sonucunda yol gösterici bir kitap sunuyor bizlere. Özellikle gençlerde daha çok görülmeye başlayan depresyon ile ilgili çözüm önerilerinden de bahsediyor. Depresyon hakkında farklı bilgiler edinmek isteyen ve çözüm arayışı içinde olanlarım faydalanabileceği bir kitap. Türü sevenler için tavsiye ederim.