Yine alacakaranlık, başka bir son daha. Günün ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, her zaman sona ermek zorunda.
Sayfa 404
Neredeyse hiç acı çektirmeden bedeni öldürmekle övünüyorlar. Hey! İşte bundan söz ediliyor! Manevi acının yanında fiziki acının ne önemi var? Dehşet ve merhamet, yasalar böyle yapılmış! Bir sefilin son sırdaşı olan bu anılar belki de günün birinde onlara bazı katkılarda bulunacak... Yeter ki çamura bulanmış bu kağıt parçalarına ölümümden sonra rüzgar bir oyun oynamasın ya da bu sayfalar bir zindan bekçisinin penceresinin kırık camına yıldızlar gibi yapışıp yağmurun altında çürümesin.
Reklam
''Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. "Bence bir, ama istersen evleniriz'' dedim. O zaman, kendisini sevip sevmediğimi öğrenmek istedi. Başka zaman da söylediğim gibi, ''bunun bir anlamı yok, ama herhalde sevmiyorumdur.'' diye karşılık verdim. ''Öyleyse niçin benimle evleneceksin?'' diye sordu. Bunun hiç bir önemi olmadığını, isterse evlenebileceğimizi söyledim. Zaten isteyen kendisiydi, ben sadece evet demekle yetiniyordum. O zaman Marie, ''evlilik ciddi bir şeydir'' dedi. Ben de; ''değildir'' diye karşılık verdim. Bir an sustu, bana sessiz sessiz baktı. Sonra yine konuştu. ''Aynı biçimde bağlı olduğun bir başka kadın sana aynı öneride bulunsa kabul eder miydin, onu öğrenmek istiyorum'' dedi. ''Elbette ederdim'' dedim. O zaman, ''ben seni seviyor muyum acaba?'' diye sordu. Ben de ''bu konuda hiç düşünmedim'' diye karşılık verdim. Yine sustuktan sonra, ne kadar tuhaf bir adam olduğumu, beni kesinlikle bunun için sevdiğini, ama belki günün birinde yine aynı nedenlerden ötürü benden nefret de edebileceğini mırıldandı. Bunlara ekleyeceğim bir sözüm olmadığı için susuyordum. Gülümseyerek kolumu tuttu, "Seninle evlenmek istiyorum," dedi. Ben de, "Ne zaman istersen evleniriz," dedim.” Yabancı, Albert Camus
''Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. "Bence bir, ama istersen evleniriz'' dedim. O zaman, kendisini sevip sevmediğimi öğrenmek istedi. Başka zaman da söylediğim gibi, ''bunun bir anlamı yok, ama herhalde sevmiyorumdur.'' diye karşılık verdim. ''Öyleyse niçin benimle evleneceksin?'' diye sordu. Bunun hiç bir önemi olmadığını, isterse evlenebileceğimizi söyledim. Zaten isteyen kendisiydi, ben sadece evet demekle yetiniyordum. O zaman Marie, ''evlilik ciddi bir şeydir'' dedi. Ben de; ''değildir'' diye karşılık verdim. Bir an sustu, bana sessiz sessiz baktı. Sonra yine konuştu. ''Aynı biçimde bağlı olduğun bir başka kadın sana aynı öneride bulunsa kabul eder miydin, onu öğrenmek istiyorum'' dedi. ''Elbette ederdim'' dedim. O zaman, ''ben seni seviyor muyum acaba?'' diye sordu. Ben de ''bu konuda hiç düşünmedim'' diye karşılık verdim. Yine sustuktan sonra, ne kadar tuhaf bir adam olduğumu, beni kesinlikle bunun için sevdiğini, ama belki günün birinde yine aynı nedenlerden ötürü benden nefret de edebileceğini mırıldandı. Bunlara ekleyeceğim bir sözüm olmadığı için susuyordum. Gülümseyerek kolumu tuttu, "Seninle evlenmek istiyorum," dedi. Ben de, "Ne zaman istersen evleniriz," dedim.”
Günün sonunda nereye gittiğinin de hiçbir önemi yok aslında. Gidebilmek aslolan. Varmak değil.
''Jeremy'yle düğün planlarken annem bana ne dedi biliyor musun? Düğünü sadece yirmi dört saatten kısa bir gün olarak hatırla dedi. Düğüne harcadığım enerji ve çabayı evliliğe saklamamı söyledi. Düğün gününde ne olursa olsun, ne sorun yaşanırsa yaşansın, günün sonunda koridorun sonunda bekleyen adamla mutlu olduğun sürece önemi yok.''
Reklam
Size sevgiye inanmayan bir adama ilişkin çok eski bir öykü anlatmak istiyorum. Bu adam sizin, benim gibi sıradan bir insanmış. Onu alışılmadık kılan düşünme biçimiymiş. Sevginin olmadığına inanırmış. Sevgi arayışında pek çok deneyim yaşamış elbette,çevresindeki insanları gözlemlemiş. Yaşamının büyük bir bölümü sevgi arayışıyla geçip gitmiş.
Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlenmek isteyip istemediğimi sordu. "Bence bir, ama istersen evleniriz," dedim. O zaman, kendisini sevip sevmediğimi öğrenmek istedi. Bir başka zaman da söylediğim gibi, "Bunun bir anlamı yok, ama herhalde sevmiyorumdur," diye karşılık verdim. "Öyleyse niçin benimle evleneceksin?" diye sordu. Bunun hiçbir önemi olmadığını, isterse evlenebileceğimizi söyledim. Zaten isteyen kendisiydi, ben sadece evet demekle yetiniyordum... Yine sustuktan sonra, ne kadar tuhaf bir adam olduğumu, beni kesinlikle bunun için sevdiğini, ama belki günün birinde yine aynı nedenlerden ötürü benden nefret de edebileceğini mırıldandı. Bunlara ekleyeceğim bir sözüm olmadığı için susuyordum. Gülümseyerek kolumu tuttu, "Seninle evlenmek istiyorum," dedi. Ben de, "Ne zaman istersen evleniriz," dedim.
998 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.