Ulusa sadakatle hizmet edecek yetenekli ve itaatkar vatandaşlar yetiştirmek için okullar kuruldu. On sekizine ulaşan gençler yalnızca vatansever olmak için değil, komutanların emirlerini okuyup bir sonraki günün savaş taktiklerini düzenleyebilmek için de okuryazar olmalıydı. Topların menzilini hesaplamak ya da düşmanın şifrelerini kırabilmek için matematik bilmeleri; telsiz kullanabilmeleri, tank sürebilmeleri ve yaralı yoldaşlarına bakabilmeleri için elektrik, mekanik ve tıp alanlarına da bir miktar hakim olmaları gerekliydi. Ordudan ayrıldıktan sonra da katip, öğretmen ve mühendis olarak uluslarına hizmet etmeleri, bol bol vergi ödeyip modern ekonomiyi kurmaları bekleniyordu.
"Bartu... Ocak ayının hangi günündeyiz?" "Sanırım on ocak. Neden sordun?" "Bugün senin doğum günün olsun. Tam da düşündüğün gibi kış mevsimi, karlar yağıyor ve soğuk. On ocak senin doğum günün olsun." "On ocak... Doğum günüm olsun. Sanırım en çok bu tarihi sevdim."
Sayfa 824Kitabı okudu
Reklam
DOĞUM GÜNÜ KUTLAMAK!?
Son bir yıl boyunca almış olduğum Peygamberler Târihi dersleri sırasında şaşkınlıkla öğrendim ki tarihte ilk doğum günü kutlamasını bir Firavun yapmış.Bunu duyunca irkildim ve baktım ki bu kutlamada aslen,kendini haddinden fazla önemseyen,ön plana çıkarmak isteyen,kibirlenen ve hattâ doğduğu için hediyeler ve taltifler bekleyen tuhaf ve rahatsız edici bir psikoloji var.Böylece,zâten uzak durmaya çalıştığım doğum günü kutlamalarından,bu tespitle beraber temelli soğudum. Sâhi,bir insanın doğduğu gün niye kutlanır ki? Düşünün, bir bebek dünyaya geliyor. Adil mi zâlim mi, iyi mi kötü mü, şakî mi said mi belli değil! Faydalı mı olacak zararlı mı, dert mi olacak derman mı, meçhûl. Eee? Neyi kutluyoruz? Bir meçhûlü...
Tavla Oyununun Hikâyesi
“6. yüzyılın sonları, Hint imparatoru Pers imparatoruna satranç oyunu hediye gönderiyor. Yanında da bir not: "Kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. İşte hayat budur." Pers imparatoru Nevşiyan da çağırıyor en alim veziri Buzur Mehir'i, oyunu çözmesini ve yeni oyun icat etmesini istiyor. Zaman kavramından ilham alan vezir, gece gündüz uğraşarak icadını sunuyor şahına: 4 köşesi mevsimleri, karşılıklı 6'şar haneyle yıldaki 12 ayı, pulların toplam sayısı 15 gece- 15 gündüzle aydaki 30 günü, siyah-beyaz taşlarla gündüzü ve geceyi, karşılıklı 12'şer haneyle de günün 24 saatini simgeliyor. İçine yazılan bir notla tavla gönderiliyor Hint imparatoruna: " Evet, kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. Ama biraz da şanstır, işte hayat da budur…”
Şu günler...
Birden dayanılmaz bir yor­gunluk duydu. Kaç günün uykusuzluğundan çırpınmala­rından batıp çıkma çalkantılarından gelen gerçekten dayanılmaz bir yorgunluktu bu.
Sayfa 268 - Tekin Yayınevi, 8. Basım, 2001.Kitabı okudu
Daniel'in büyük bir fikri daha vardı. Tanrı onlara sonun yaklaştığını göstermek için Mesih adında çok özel bir gizli ajan gönderecekti. Mesih onları nihai saldırı için hazırlayacaktı. Mesih "kutsal yağ sürül­müş kişi" anlamına gelir. Geçmişte Yahudiler kendi­lerini yönetmesi için bir kral tayin ettiklerinde onun Tanrı'nın hizmetkarı olduğuna dair bir işaret olarak başına yağ sürmüştü. Daniel, İsrail halkına zamanın ve çekilen acıların çok yakında son bulacağını söy­lüyordu. Sonun yaklaştığının işareti de Mesih'in ge­lişi olacaktı. Ancak Mesih dış uzaydan gelmeyecekti. Gökyüzünden yere inmeyecekti. Kendi aralarında yaşayan biri olacaktı. Günün birinde ortaya çıkacaktı, kimliği deşifre olacaktı. Belki de halihazırda bura­daydı - bu nedenle gözünüzü dört açın! Böylelikle Daniel, İsrail halkına bir süre sonra acılarının sona ereceğini ve Tanrı'nın onların gözdeki gözyaşlarını sileceğini söyleyerek umut aşıladı. Halk gözünü dört açıp Mesih'i beklemeye başladı. Ama Mesih hiçbir zaman gelmedi. İşler daha da kötüye gitti.
Reklam
Bizim toplum olarak bir hastalığımız var. Tarihi şahsiyetlerimizi bugünün gerçekleri üzerine bakıp değerlendiriyoruz. Aslında bu son derece yanlış. O günlere, yine o günün koşullarında bakmak lazım.
Bugünkü kanıtlar evrenin büyük bir olasılıkla sonsuza dek genişleyeceğine işaret ediyorsa da, şundan da eminiz ki, evren günün birinde çökecekse bile, en azından on milyar senedir genişlemekte olduğundan, bu, on milyar seneden önce gerçekleşmeyecektir. Bundan boş yere endişelenmemeliyiz: o zamana dek insanoğlu Güneş Sistemi'nin dışında koloniler kurmamışsa, sönen güneşimizle birlikte çoktan yok olup gitmiş olacaktır!
# Anadolu çocuğu Avusturya’nın nüfusunu, Norveç’in meşhur şehirlerini, İtalya’nın sanayi merkezlerini öğreniyor da Selçuk mimarisindeki tabiatın ruhundan fışkırmış gibi ruha sükun getiren mütevazı güzelliğin ne olduğunu bilmiyor; Türk mimarisini ve güzel sanatlarını, islam sanatlarını anlamıyor. Ve elbette iptidai sanatın zevkine varamıyor, rönesans sanatının değerini kavrayamıyor hatta günün sanat hareketlerinden habersiz yaşıyor. Süleymaniye ve Fatih Camiilerinin emsalsiz değerine ait hiçbir şey bilmediği halde, hiçbir inceliğe sahip olamayarak sade kütlenin ağırlığı altında bulunan dejenere denecek kadar basit eserlerle dolu bir yabancı millet sergisini ağzını açık bırakan bir şaşkınlıkla izliyor. Gençler, en bayağı ve hayvani zevklerle vücuda tapınıştan ruha yükselebilmek için liselerimizde mutlaka sanat tarihi okutulmalıdır.
Hz. Musa ile Kapışan Sihirbazlar
Günün başında kâfir olan bu sihirbazlar, günün sonunda şehidler kafilesine dahil oldular.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.