297 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Doğum gününde intihar eden bir kız, Betül. Olayın gerçekten intihar olup olmadığını araştıran Ankara cinayet büro. Büronun başkomiseri Behzat Ç. Belki de büronun en eskisi hatta kendi deyimiyle ben cinayetin kendisi oldum diyen İsmet, bilinen adıyla Akbaba. Her an her yerden çıkabilen, başkomiserden bile birkaç adım önde olan Hayalet olarak tanınan, asıl adı tüm emniyette unutulan diğer adam Sabri. Cinayet büronun gülü, tek kadın çalışanı Eda. Büronun kaba kuvveti, deli oğlanı, Eda’nın en büyük aşığı Harun. Ziraat mühendisinden dönme polis Cevdet. Eda’yı paylaşamadıkları için Harun’un nemesisi olan Selim. Türkiye’nin ezelden beridir gerçeği olan liyakatsiz müdürler, amirler, üst kapalı sanılan ama herksin bilip konuştuğu torpiller, yükselmek için girilen yarışlar ve oyunlar. Sağ sol çatışması, terör, nefret suçu, namus cinayeti… Tüm bunların bir kitapta, ana tek bir vaka ve diğer yan vakalarla beraber bir satır olarak bile olsa işlenmesi harika. Küçük bir Türkiye özeti gibi. Benim için en zevkli olan kısımlardan biriyse şu an yaşadığım şehirde Ankara’da geçiyor olması. Bütün bu soruşturma esnasında ekiple beraber Ankara sokaklarında koşturuyoruz. Bildiğim yerleri okumak, tüm o görsel canlandırma, çok güzel bir okumaydı.
Her Temas İz Bırakır
Her Temas İz BırakırEmrah Serbes · İletişim Yayınları · 20215,1bin okunma
İnsan, dünyadaki serüveninin sonuna doğru birtakım yazarlardan uzaklaşıyor, kapılarını, pencerelerini onlara sımsıkı kapıyor. Gençlikte hepimiz çala kitap okuruz. Ne var, yaşımız ilerleyip de vaktin darlığı kendini belli edince artık ıvır.zıvır kitapları bir yana itmek, sadece bizi coşturan kitaplara dönmek isteriz.
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarımız kitaba verdiği isimle yola çıkarak, biz okuyucuları, Nietzsche ile akşam yemeğine çıkarıyor ve masada bizleri ; ünlü düşünür, bir çoğumuzun fikirleriyle, kalemiyle aşina olduğumuz, hatta görsel olarak posbiyiklarini hatırladigimiz bilim ve felsefe adamını bizlere tanıştırıyor... Masamizda ; Profesör, Nietzsche ve biz okuyucular varız. Profesörün evinde olmak onların sohpetine eşlik etmek gerçekten muazzam bir duyguydu... Konuşmaların, kimi zaman heyecan yaratması, kimi yerlerde rehavet yaşatması, araya atılıp evet sizde hak veriyorum deme istediği uyandırması... Yaşama dair kimi zaman iddialı bakış açısı yaşatması, kimi yerlerde anksiyetemizin artmasına, yani bir çok konudaki kaygilarimizin ortaya çıkmasına sebebiyet vermesi, sohpetin ne derece etkili ve edilgen olduğunu ortaya koyuyor... Böylesi iştahlı bir okumayla karşılaşmak beni ziyadesi ile mutlu etti... Bu bir Akşam yemeği daveti! Felsefeye yeni başlayanlara, derinleşmeye ihtiyaç duyanlara sunulan bir ziyafet. Sokrates, "felsefeyi sokağa indirmeli" diyordu. Bu eser, felsefeyi özenle hazırlanmış bir yemek masasına indiriyor. Onlarca yıl sonra uyanan çılgın bir filozofu, kurgusal bir karakter olan Profesör ile konuşturuyor ve size tadına doyum olmaz bir ortam sunuyor... Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçlendiren bu okumayı sizlere gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum...
Nietzsche ile Akşam Yemeği
Nietzsche ile Akşam YemeğiDağhan Dönmez · Destek Yayınları · 202243 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Yaşlılık ve Ölüm Üzerine
"Yaşamak ölümü kaçınılmaz kılıyorsa, ölüm yaşamın içinden doğuyorsa, canlı olan her şey önünde sonunda ölmeye mahkûmsa, yaşayabilmek için ölümü kabullenmeli, ondan korkmamalıyız diye düşünüyorum. Daha doğrusu böyle düşünmek istiyorum ama ne mümkün! Her sela verilişinde bir cenaze düşüyor aklıma; Cahit Sıtkı'yı her okuyuşumda yolun sonuna geldiğimi fark ediyorum, yolun yarısında olmak için neler vermezdim ki.. " İzmir Kitap Fuarı,nda ki söyleşisinde de son kitaplarının hep ölüm üzerine olduğundan, sanırım yaşlılığın getirdiği bur durum olduğundan bahsedilmişti. Alıntı yaptığım paragrafta geçmişe özlemini dile getirmiş. Kişisel fikrim ise yaşımın getirdiği bir tecrübesizlik olarak görülebilir tabi amaher yaşın kendine ait mutluluk kaynağı olduğu ve bu şekilde hayatımızı noktalamamız gerektiği yönünde. Otuzlu yaşlarıma henüz girdim fakat yirmili yaşlarımı ya da çocukluğumu aramıyorum. Geçmişte yaşanan kötü hayat deneyimlerimi hatırlıyorum ve geçmişe dönmek hevesinde değilim. Nedim Gürsel'in söyleşisinde bu konu hakkında birkaç soru sorup üzerinde tartışmayı isterdim doğrusu. Söyleşi günü kitabı yeni çıkmıştı. Yüreğine sağlık.
Nedim Gürsel
Nedim Gürsel
Memento Mori
Memento MoriNedim Gürsel · Doğan Kitap · 202221 okunma
,, insanoğlu yiyeceği en çok görsel uyaranlarla algılar. (Diğer canlılar için koku ve tat daha önemlidir.) Cazip bir görüntüye sahip bir yiyecek, aç olmadığımız halde bizde yeme isteği uyandırabilir ve bildiğiniz gibi bu durum reklam endüstrisi tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Dolayısıyla yiyecek ipuçlarına kolaylıkla koşullanmış hale gelebiliriz. Duyu organlarından gelen çeşitli bilgiler beyinde birleştirme merkezlerinde birleştirilir, bellekle ilgili beyin sistemlerinden de bu yiyeceğe dair önceki deneyimlerimize ait bilgiler alınır ve sonuçta o yiyecekle ilgili 'Evet yiyelim' veya 'Hayir yemeyelim' şeklinde bir karar çıkar.
"Vazgeçmek; ayrılmak, kopmak demektir. Vazgeçmek; sözünden dönmek demektir."
Reklam
516 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.