“Bizi soyarlar, ezerler, döverler, öldürürler, ama bir nebze de olsa gururumuz kalır…”
Sayfa 839 - (e-kitap)Kitabı okudu
Bomboş olan ruhumuz pek zor incinir, gururumuz zaten in­cinmişse.
Reklam
İnsanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, 'muhalefet yapmak' olduğunu sanıyorlar. Yapanlar bile, 'muhalefet yaptıklarını ' sanıyor bir bakıma. Aslında bir yanlış anlama olduğu halde, anlaşıp gidiyorlar. Bir 'mış gibi yapmak' tutturmuşlar; arabalar yürüyor ya, ekmek yapılıyor ya, iyi kötü suyumuz geliyor ya... mesele yok. Bir taklid yapıyoruz ve Batıya bile kendimizi kabul ettirdiğimiz anlar oluyor(Bir futbol maçında yeniveriyoruz onları) Ya çocuksu gururumuz! Beğenilmezsek hemen alınıyoruz, Batılılara iftiralar ederek kendimizi temize çıkarmak için didiniyoruz. İyi aile çocukları arasında,onlara çamur atan mahalle çocukları gibiyiz.
İşçisin sen işçi kal
Babam boşuna şöyle demiyordu bana: Seninle ben, kardeşim, zevk adamı da, aristokrat da, kaderin, doğanın şımarttığı şanslılar da değiliz, biz çilekeşler bile değiliz, biz yalnızca emekçileriz, emekçiler ve emekçiler. Emekçi, deri önlüğünü giy, karanlık atölyende iş tezgahının arkasına geç. Varsın, başkalarını aydınlatsın güneş! Ve bizim tenha, ıssız dünyamızda kendi kendimizin olan bir gururumuz, mutluluğumuz vardır!”
Sayfa 203 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Boş gururumuz , neyi en iyi yapabiliyorsak , işte onun bizim için en zor şey olduğunun kabulünü ister.
Sayfa 90 - 5.Baskı Say YayınlarıKitabı okudu
Ha-ha.
“Bir başka nokta daha: öyle bir yarım yamalaklığımız var ki, bizim dramımız, trajedimiz, akıl almaz bir biçimde gelişiyor. Ayrıca, bir trajedinin içinde olduğumuzun farkında bile değiliz. Çok güzel yaşayıp gittiğimizi sanıyoruz. İktidardaki adamlar da, bu sanıyı bütün millet adına dile getiriyorlar. Birkaç aydın dışında bunu anlayan yok gibi. O aydınlar da, sosyal bir takım sözler ediyorlar. Psikolojik yönü boşlukta kalıyor bu meselenin. İnsanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, ‘muhalefet yapmak’ olduğunu sanıyorlar. Yapanlar bile, ‘muhalefet yaptıklarını’ sanıyor bir bakıma. Aslında bir yanlış anlama olduğu halde, anlaşıp gidiyorlar. Bir ‘mış gibi yapmak’ tutturmuşlar; arabalar yürüyor ya, ekmek yapılıyor ya, iyi kötü suyumuz geliyor ya... mesele yok. Bir taklid yapıyoruz ve Batıya bile kendimizi kabul ettirdiğimiz anlar oluyor (Bir futbol maçında yeniveriyoruz onları.) Ya çocuksu gururumuz! Beğenilmezsek hemen alınıyoruz, Batılılara iftiralar ederek kendimizi temize çıkarmak için didiniyoruz. İyi aile çocukları arasında, onlara çamur atan mahalle çocuğu gibiyiz. Ben buna saflık diyorum ve genel anlamda bir sempati duyuyorum. İçinde yaşarken de öfkeyle tepiniyorum.”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.