Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Madam Bovary, Fransız yazar Gustave Flaubert'in 1856 yılında yayınlanan ilk romanıdır.
Eser, iyi kalpli ve sıradan bir hayat süren doktor Charles Bovary'nin, yüksek idealleri ve aşırı lüks tutkusu olan karısı Emma Bovar'nin, yaşamın tekdüzeliğinden sıyrılmak için girdiği durumları ve yaşadığı ilişkileri konu alır.
Yazar, karakterlerin iç dünyalarını açıklarken realizmin gözlemci yönünü kullanmıştır.
Roman ayrıca realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir.
Gustave Flaubert'in 14 yaşındayken yazmış olduğu ilk eseri, yazarken gerçek olaylardan esinlenmiş ve tutkunun insanı nerelere götüreceğini anlatmıştır. Kitabın hikayesine geçmeden önce bazı tanımlara bakmak daha doğru olur gibi geldi.
Peki nedir bu bibliyomani?
Madam Bovary
Selam millet. Gördüğünüz eser;
Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkmış olup , realizm akımının ilk ve en önemli örneği imiş. Yani realist romanların öncüsü sayılıyor.
En ilgi çekici bulduğum kısmı ise, Flaubert bu romanı yayınladıktan sonra Fransız hükümeti tarafından dini ve ahlaki duygulara ters düşen bi roman yazmakla suçlanmış, bunun için yargılanmış. Yazarın, hayatının gerçeklerini anlatma hakkı ekseninde sürmüş veee güçlü bir savunma sayesinde hapis yatmaktan kurtulabilmiş.
Kitap yayınlanınca kıyamet kopmuş. “Ahlaksızlık-sapkınlık” eseri olarak suçlanmış.
Yargıç, "Namus Celladı Kadın Kim?" diye sormuş, bizimki yani Flaubert, "Madam Bovary Benim. " demek zorunda kalmış .
Olaylar olaylar...
Gelelim konusuna,
Eser, iyi kalpli ve sıradan bir doktor olan “Charles Bovary ve yüksek idealleri, aşırı lüks tutkusu olan romantik karısı Emma'nın yaşadıklarını ele alıyor. Emma Bovary’nin, yaşamının tekdüzeliğinden sıyrılmak için girdiği durumları ve yaşadığı çeşitli aşk ilişkilerini okuyoruz. Emma lüks hayat , güçlü koca, ideal bir aşkın peşinde ordan oraya savruluyor .
Hayatını tek düzelikten kurtarmak isteyen ve ideal aşkı arayan Emma, kocasını aldatmaya başlıyor . Çünkü eşi Charles’ın bile istediği şekilde yaşama ve değiştirme hakkı varken, Emma’nın bunu yapma hakkı yok.Erkeklerin bu özelliğine gıpta eden Emma, sevgilileriyle istediği hayata ulaşmaya çalışıyor. Kocasının derin ve yoğun sevgisine rağmen, içindeki eksiklikleri doldurmayan Emma, gayrimeşru aşklara yelken açıyor vee olaylar başlıyor . "
(Madam Bovary, c'est moi!)
88 syf.
·
Puan vermedi
ismi oldukça hoş olan bu kitap türkçe'ye yerleşik düşünceler sözlüğü şeklinde çevrilmiş.
beğendiğim düşüncelerine (*), beğenmediğim düşüncelerine ise (!) kısımlarda yer verdim. bazen gerçekten saçmalamış, okuyun bana katılacağınızı biliyorum.
(!)
ahmaklar: bizim gibi düşünmeyenler
akrabalar: her zaman sevimsizdirler. zengin olmayanlarını
Helal sana be koca yürekli Charles!
Okurken süslü betimlemeleri, gereksiz ayrıntıları gerçekten beni çok sıktı. Hayattaki tek eğlencesi şatafatlı, süslü , pahalı eşyalar, aşk meşk hayalleri olan Madam Bovary ile pek ortak yan bulamadığım için sonlara doğru premmmsesimizden iyice nefret etmeye başladım. Keşke kitap biraz daha akıcı olsaydı. Betimlemeler bana çok ağır ve sıkıcı geldiği için çok beğenemedim. Ayrıca Charles Bovary'nin hala bu kadar sevgi dolu ve sadık kalması şaşırttı.
Gustave Flaubert'in öğrencisi, Emile Zola ve Turgenyev gibi yazarlarla tanışma fırsatı yakalamış olan, olay hikayeciliğinin büyük ismi Maupassant, başkalarından farklı bir özelliği olan her insanın bunu ortaya çıkarmak için uğraşması gerektiğini söyleyerek özgün konuları, sade ve içten bir anlatımla sunmanın yolunu göstermiştir.
*
Gezgin Satıcı kitabında yer alan yazarın seçme hikayelerinden en çok sevdiklerim: "Bir Ölünün Başında, İlk Kar, Şaka, Dehşet Verici, Bitti, Sonra"
Özellikle duyguların anlatımındaki sadeliği ve insanın içine işleyen inandırıcılığıyla İlk Kar, yazarın Tolstoy'un da işaret ettiği birtakım ahlaki hezeyanlarını telafi edecek kadar iyi. Bazı hikayelerinde kadınları aşağılayan sözlerine, erkeklerin yanında güzellikleriyle övünç kaynağı olmaktan öteye kadınların, herhangi bir değeri olmadığı anlamına gelecek tavsiflerine katlanmamı sağlayan bu hikayesiydi diyebilirim.
*
"Kar kaplı toprak ölü gibiydi. Birden çıplak ayağını uzattı, o hafif, buzlu köpüğe daldırdı. Yara gibi yakan bir üşüme yüreğine işledi; ama öbür ayağını da uzattı, ağır ağır basamaklardan inmeye başladı."
