Benim normal hissetmeye , ülkemde yaşayan insanlara daha çok güvenmeye, geleceğe dair umut beslemeye ve gülmeyi bu kadar özlememeye ihtiyacım var; çoğumuzun buna ihtiyacı var.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Kitabın ana karakteri olan soyunun son kişisi Prens Mışkin, epilepsi hastalığının tedavisi için 4 yıl boyunca İsviçre'de tedavi almıştır. 4 yılın sonunda Rusya'ya döner. Bir trende başlayan olay örgüsü, Prens Mışkin'i umulmadık yerlere ve olaylara sürükler.
Mışkin karakter olarak inanılmaz iyi niyetli, yardımsever, herkes hakkında iyi düşünmeye ve kişilere güvenmeye meyilli bir yapıya sahiptir. Ki böyle bir yapıda olması zaman zaman beni sinirsel gerilimlere sürüklemiştir. Mışkin bir şekilde gelişen ilişkiler yoluyla kendini sosyetenin içerisinde bulur. Bunun sonucunda kitap boyunca tam 25 karakterle tanışıyoruz. Eser de bir Rus klâsiği olunca bu isimleri takip edebilmek, kim kimdi akılda tutabilmek hâliyle belli bir süre zor oluyor. Karakter fazlalığı olunca olayların karışmama ihtimali, entrikasızlık da mümkün olmuyor. Mışkin ve birkaç karakter üzerinden aşka dair sorgulamalar okuyoruz. Ki bu kısımlarda da beni rahatsız eden durumlar vardı fakat içeriğe dair ayrıntı vermemek için söyleyemiyorum. Aşk meselelerinin yanı sıra toplumsal yapı, dinsel sorgulamalar, aile içi ilişkiler gibi geniş bir konu içeriği mevcut. Kitap hakkında aslında söylenecek çok daha fazla şey var ama ben uzun tutmak istemiyorum. Grup okuması olduğu için çok memnunum çünkü tek olarak okusaydım devam ettirebilir miydim ya da elimde süründürmeden kısa sürede okuyabilir miydim, emin değilim. Büyük bir zevkle okuyamadığım fakat yine de sevdiğim, okuduğum için memnuniyet duyduğum bir Dostoyevski eseri oldu Budala.
BudalaFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201925.3k okunma
İş yerinin verdiği tatille Avusturya Alplerine giden Baron zamanını geçirecek bir flört arar. Gözünü hemen birini kestirmişti bile. On iki yaşında oğlu olan bir kadın. Baron çocuğu kullanarak kadınla tanışabileceğini düşünür. Bu planı başarılı olur. Küçük çocuğun kendisini dinleyen, önemseyen birine ihtiyacı olmasını kullanan Baron'a karşı güveni artmıştı Edgar'ın. Artık Baron'a herkesten çok güveniyordu. baron ve annesi tanıştıktan sonra Edgar' görmezden gelip, sürekli onu kandırıp ,yalanlar söylüyorlardı. Edgar anlam veremiyordu tüm bu olanlara, neden diyordu. Baron ve annesi bir çocuğun tüm masum duygularını kullanıp bir köşeye atmışlardı. Edgar annesi ile Baron'un arasındaki sırrı çözemiyordu. Bu sırrı kitaplarda okumuş, televizyonlarda izlemişti. Ama kimse ona asıl gerçeği söylememişti. Bir kadını elde etmek isteyen adamın küçük bir çocuğu kullanması, saf duygularını, güvenini bir bir kullanıp ardından tüm o duyguları yıktığı bir hikaye.
Güzel bir kitaptı. Güvenmeye, onu önemseyen birine ihtiyacı olan bir çocuğun duygularını kullanıp , ardından yok sayılması. Masum her şeyden habersiz , hata yapıp yapmadığına dair durmadan kendini suçlayan küçük bir çocuk.
Okuyacak herkese iyi okumalar:)
Kitap; Gogol’ün, daha önce okuduğum kısa kitaplarında da olduğu gibi, hiciv sanatını ustalıkla kullandığı; kendi tabiriyle Rus İnsanı’nı ama bana göre bütün insanları resmedip, biraz irdelenince neredeyse her insanda çürümüş, zayıf ve hatta alçak özelliklerin var olduğunu açığa çıkardığı güzel bir roman.
Kitabın ikinci cildinin başındaki