"Ama seni hiç iyileşmeyecek bir yara gibi, seni bir türlü evine ulaşamayan bir yolcunun giderek acı veren hasreti gibi, seni özgürlük düşü kuran bir idam mahkumunun kararmayan umudu gibi hep yüreğimde taşıyacağım" demek istedim, diyemedim.
"hem büyük bir acı hem de rahatlama duyuyorum. Korku içimi kemirirken, gözyaşlarım beni koruyor. Duyduğum manevi acının karşılığı fiziksel bir rahatlama oluyor. Neredeyse hayvani."
Nitekim müşrik esirlerin fidyesini görüşmek üzere Resulullah'a gelen Cübeyr b. Mut'im henüz Müslüman değildir ve şöyle anlatır:"Akşam namazını kılarken Resulullah'a ulaştım. Namazda Tur Suresi'ni okuyordu. Kur'an'ı işittiğim zaman sanki kalbim parçalanacaktı."