Efsunum...
Sevgilim bana seslendi ve kışın bittiğini söyledi Güvercinler geri döndüler Elmalar çiçek açtı Kapıdayım, vakit sabah ve çiğ var Baharım senin gözlerinle aydınlanıp gözlerinle güzelleşir.
Sayfa 240 - dipnotKitabı okudu
Eylül
Eylül sabahının serinliğini Yaprakların serinliğini Ciğerlerime dolduruyorum Sessizlik ve serinlik Birleşiyor Yıkanmış güvercinler Ve çok uzaktan bir tren sesi Her zaman yeniden başlamak duygusu Doğuyor içimde Her uyanışımda Düşmanlarımı bağışlıyorum Daha çok seviyorum dostlarımı Her uyanışımda Eylül sabahının serinliğini Yaprakların serinliğini Yüreğime dolduruyorum Ataol BEHRAMOĞLU
Reklam
savrulup gidiyor güvercinler dönülmez uzak­lara kara kara bulutların ötesine amado özlemlerin ötesine amado ağıtların ötesine amado ve ben birdenbire ak bir heykel oluyorum boş bir alanda
Neden Türkçe öğrenmek istiyorsunuz?" diye soruyor Yunan kız bana, yüzünde şaşkınlık ve öfke bir arada. "Yunanların tarafını tutmalısınız. Türkçe öğrenmemelisiniz." Beyazıt Camii'nin yanı başındaki ulu çınarın altına kurulu küçük sarı masalarla iskemleler geliyor gözümün önüne, güvercinler, ağır ilerleyen, bitimsiz sohbetlerde başlarını ciddi ciddi sallayan, sarıkları sakalları kadar ak ihtiyarlar, sigarasını benimkinden yakmak için iznimi isteyen, sonra gülümseyerek kahve fincanının yanında duran bir bardak suyu gösteren, o inanılmayacak kadar ihtiyar, yıpranmış Şam ipeği sarılığında, kurumuş erik ağacı yamukluğundaki dilenci; sırtı öyle kamburdu ki, suyu uzattığımda içmek için yere çökmüştü; sonra bardağı yerine koyup teşekkür anlamında buruşuk elini sallarken ansızın asasına dayanan bir kral oluvermişti. O elin sallanışında, minarelerin yükselişini, müezzinin haykırışını, Jardin de Taxim'de sevinç çığlıkları atan Yunanların yanında beyaz yelekleriyle sessizce oturan iki zarif Türk'ün kayıtsız gözlerini anımsatan bir şey vardı. Türkçe öğrenmek için çok neden var.
Ölüm, ince bir fısıltıyla geçiyor kulaklarımın ardından, Ürperiyorum. Şekilsiz bir fısıltı bu, Kara ve ıslak kamçısıyla vuruyor etlerimize; Üfleyip soğutuyor, üfleyip acıtıyor, Kendi çelişkisinde sarıyor ruhlarımızı, Kaderin karanlık kefenine… Gidenler, gölgelerini elleriyle toplayıp, Şenlikli bir hüzünle çekip gidenler. Kıvrılıp kalıyorlar kalbimin en tenha yerinde Şehir çığlıkla söylüyor, ölümün şarkısını.. Minarelerden yükseliyor dualarıyla güvercinler.
Erdem Bayazıt
Erdem Bayazıt
Reklam
Òzleme dair...
♡Bunları senin için yazıyorum... Bu bir davet, sevgi daveti. İsterdim ki kelimeler çiçek çiçek eşiğine yağsın; isterdim ki kelimeler yıldız yıldız aydınlatsın odanı. Sönen gözlerimin bütün aydınlığı kıvılcımlaşsın onlarda. Kelimeler buseleşsin ve güvercinler gibi, kuğular gibi, kırlangıçlar gibi uçsun sana... ♧Cemil Meriç
Âh, bir güvercin gibi kanatlarım olsaydı Uçar ve huzurlu olurdum Çünkü şiddeti ve kavgaları gördüm Bu dünyada çok acı çektim. Bu dünya gebe ve haksızlık doğuruyor Allah'ım, senin gücün ve senin huzurun dışında Nereden sığınak bulurum? Eğer şafağın rüzgarlarına asılsam ve denizin derinliklerinde yaşasam Yine de elinin ağırlığını üzerimde
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.