“Sana hiç bilmediğin bir şey söyleyeceğim” dedi Emre, Zehra’yı meraklandırarak. Kızı epey yalvarttıktan sonra da, yapay (bu yüzden biraz da komik) bir ciddiyetle, “Bilmediğin şey, çok güzel olduğun” diye tamamladı sözünü. “Amaaannn” dedi Zehra, “sulu şey, bunu mu söyleyecektin?” Şaka yaptığını söyledi Emre. Zehra’nın güzel olduğu o kadar bariz, o
Sayfa 27 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Kendimize dair gerçeğe, kendi kendiliğimize, kendi hikâyemize doğru bakışın, bir tür içe bakış (introspective) olduğunu söyleyebiliriz. Ama bu bakış, anlatımlı (expressive), anlatıya dayalı (narrative), tanımlayıcı (descriptive) bir bakış değildir. Şiirde "Kimim ben" sorusunun yanıtını almayız; yalnızca "Kimim ben" sorusunu sormakla yetiniriz. “Nedir beni ben yapan” sorusunun yanıtını aslâ şiirde bulamayız. Şiir yoluyla soru sorarak, kendimize ya da bir başka şekilde ifade edecek olursak, ne olmadığımıza dair bir ipucu ararız. Şiirde arayışın, şiire dair hikâyenin izini ancak, kendi kendiliğimize dair gerçeğin kırıntılarıyla örülü bir patikada böylesi sorularla süreriz. Şiirin evreninde her şey, iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin her şey, şiirsel ben’in kırılgan kabuğuna dokunur, onunla bütünleşir. poetik hikayem: bir başka lisan hakan şarkdemir
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Güzel bir soru ve güzel bir cevap..
Çoktandır kafamı kurcalayan bir konuyu sormak istiyorum: Sosyalistlerin hayal ettiği eşitlik gerçekten cazip değil mi? Yani herkes eşit olsa, bir çok şey kökünden hallolmaz mı? Böyle bir durum gerçek bir denge sağlamaz mı? . . — Asla! Yeryüzünün hiç bir yerinde herkesin birbirine eşit olduğu bir toplum düzeni kuramazsınız. Çünkü insanlar doğuştan farklıdır. Yüzleri, konuşmaları, gülmeleri, yürümeleri, parmak izlerine... varana değin farklı yaratılıştadırlar. En önemlisi büyük öçüde yetenekleri de farklıdır. Çalışma arzulan, sahip olma duygulan, ailevî duyguları vs... Böylesine farklılık taşıdıklan halde, onlan aynı hakları kullanmaya, aynı şeyleri sahiplenmeye, aynı yiyecekleri yiyip giyecekleri giymeye mecbur edemezsiniz. Çünkü bu durum, bazılarına hak ettiklerinden daha çok, bazılarına ise daha az fayda sağlayacaktır. Çünkü herkesin aynı başarıyı göstermesi mümkün değildir. Asıl eşitsizlik, asıl dengesizlik budur işte! Toplum hayatında en önemli husus: astla üst, amirle memur, patronla işçi, zenginle fakir, yönetenle yönetilen, kısacası: güçlüyle zayıf arasında, her iki tarafı da memnun edecek bir dengenin kurulabilmesi ve her insanın, yaşadığı müddetçe hak ettiğini alabilmesidir. Eşitlik ancak böyle sağlanabilir, Eşitlik, herkese hakkının verilmesidir.
"Şimdi sana sorsam; gerçek anlamda senin inançların, değerlerin ve kuralların nelerdir diye, büyük bir ihtimalle birkaç geçiştirme cevap dışında net bir tanımın olmazdı. Doğru muyum, yoksa doğru muyum?" Ne güzel bir soru sorma şekli: Doğru muyum yoksa doğru muyum? Başka cevap kabul etmiyor. Keşke hayatta da böyle olsaydı.
Güzel soru
Eğer “başkalarına nazik ve iyi davranmak” muhtemel kazanç ve kayıplarımıza dair hesapların bir sonucuysa, o zaman davranış tarzınız gerçekten de ahlaki bir davranışın dışavurumu mu yoksa daha ziyade çıkarcı, bencil bir davranış örneği midir?
Ayrıntı, 1. Basım Temmuz 2017, çev: Akın SarıKitabı okudu
"Anlatacağım merak etme, sırayla... İkinci olarak çok öneml bir soru: Hayatının amacı nedir?" "Sanırım sadece şu an için beklentim sıkıntılarla nasıl baş edeceğim, bunun cevaplarını bulabilmem. Daha uzağa şu an için göremiyorum. Sanırım kafam çok net değil. Sanırım parayı en kısa zamanda bulmak..." "Çok sığ cevaplar bunlar. Sanırım, sanırım... Neyse, takılmıyorum. Şimdi beni dikkatlice dinlemen gerekiyor. Bizim birinci amacımız gerçekleri arayıp bulmak. Kendimizi kandırmak için zamanımız yok. Hiçbir zaman yüzeysel olmayacağız, gerçekleri en derinine kadar araştırıp bulacağız. İnsanların en büyük problemi yaptıkları şeyleri yüzeysel yapıyor, tutkulu olamıyor, ucundan tutarak iş yapmaya çalışıyorlar. Bu güzel sonuçlar getirmez, sadece zamanımızı harcar.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.