Her çiçeğin ayrı bir sırrı, farklı bir devası vardı mesela. Bazıları benim ellerimdeki şifadan daha zengin sırlar taşıyorlardı. Ben bu tefekküre dalmışken uzaktan uzağa bir ses duydum. Biraz ilerledim. Kimsecikler yoktu. “Galiba yanıldım!” dedim içimden. Ama o sırada, sararmış otların arasında mini minnacık bir sarı nergis gözüme ilişti. Dalından
“İnsanlar kötülüğe akın akın gider,
Kolay ulaşır ona.
Yolu düz, yeri yakındır kötülüğün.
İyiliğin önüneyse, alın teri koymuş Tanrılar.”
Kitap incelemesine başlamadan evvel, kitabın çevirisinden ve çevirmenlerinden bahsetmek gerekiyor. Çeviri iyi olmuş deyip, bir cümleyle geçmek haksızlık olurdu. Kitabı okumaya başlamadan önce, mutlaka önsözü
Stefan Zweig - Karmaşık Duygular
Zweig ustamızın yine harika analizlerinden oluşan 7 hikayelik kitap zihin ve kalp arasında bir kıvılcım uyandırmayı başarmış. İnsan psikolojisinin en derinlerine inip, kalemiyle bu etkiyi harika şekilde yansıtmıştır.
Ormanın Üzerindeki Yıldız; platonik bir aşk ve intihara sürüklenen duygular.
Erika Ewlad’ın
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Tezer’im, canım kadınım. İçimden çıkıp sana doğru koşan ne çok cümle var. İyi ki var oldun güzel Tezer, iyi ki yankılandı sesin ve ulaştı bana. İyi ki!
Tezer Özlü, karanlık ama dingin anlatısıyla yine kalbime dokunan bir kitap yazmış. Tüm iç karmaşamı anlıyor gibi yazmış. Orta Doğu’da başına buyruk kadın olmak acısını paylaştığım güzel Tezer’in bu yazısında anlattığı şey kopukluk. Yaşamdan, insanlardan, geçmişten kopukluk. Gelecekle de hiçbir ilgisizlik. Şimdide durgunluk.