"Bir gün benim güzel Türkçem de dünyada verimleri aranan bir dil olacak, o zaman da Nâzım Hikmet'in halkına ve dünya halkına hiç olmazsa şiirde getirmek istediği imkanlar anlaşılacak."
HORYATLAR’dan...
Bağ bize
Bahçe size, bağ bize
Gamlanma ŞEHRİYÂRIM
Güzel TÜRKÇEM bağ bize...
Sayfa 69Kitabı okudu
Ağla sevgili Türkçem
İnsanların güzel konuşmasını beklemenin veya estetik kaygının ötesinde, anlamı bozacak düzeyde dil kullanımı sorunlarını eleştirirken, buna e-posta yazışmalarını, internet ortamındaki mesajlaşmaları da dahil ediyor musunuz?
iki kişi arasındaki özel bir iletişimle ilgili yorum yapmak doğru değil tabii. Bizi ne ilgilendirir gibi düşünebiliriz. Ama örneğin sosyal medyada iki kişinin yazışması özel iletişim sayılamaz. Birbirlerine hitaben de yazsalar, sonuçta başka insanların önünde gerçekleşiyordur diyalog. Herkese açık veya o yazışanlann arkadaşlarına açık falan diye seçilebiliyor değil mi? Oradaki iki kişiden başkası göremiyor olsa, zaten sosyal medya olmazdı o ortamın adı.
Güzel Türkçem...
- " (...) Kabil mi acaba?
İnsan, uykunun karanlıkları arasında, bir kum tanesi kadar küçük ve kendi kendini teftişe muktedir bir şuur noktasını uyanık bırakarak, beyninin öte taraflarına istirahat verebilir mi?.."
Ötüken Neşriyat
Mağazaların tabelalarındaki yazılar, her zamankinden daha çok sinirlendiriyor beni. Birçok mağazanın yabancı ticaret unvanlarını seçmesinin mantığını anlayamıyorum. Canım Türkçem. Şairlerinin, yazarlarının nice güzel yapıtlar verdiği bu güzel dil, nasıl bu kadar hor görülüyor?
Bir ulus, kendi diline sahip çıkamazsa, geriye ne kalıyor ki?
Asıl sorun, bizi yönete(meyen)nlerin Atatürk’ün getirmek istediği bilinci anlamamalarıdır aslında. Ondan sonra gelenler, eğitimle öğretim arasındaki farkı bile bilemediler.
Böyle bir dehanın bıraktığı değerler nasıl aşındırıldı bu kadar?
Bir gün benim güzel Türkçem de dünyada verimleri aranan bir dil olacak, o zaman da Nazım Hikmet'in halkına ve dünya halkına hiç olmazsa şiirde getirmek istediği imkanlar anlaşılacak.
Sayfa 265Kitabı okudu
