"Kimi zaman beklentiler karşılanmadığında istekler gerçekleşmediğinde umutlar azalıyor, heves kaçıyor ve boşluğa düşerken insanın şevki kırılıyor. İnsan bitip tükeniyor, devam edecek gücü kalmıyor, nefes alacak arzusu bile yok oluyordu. İşte o anda bir şeyler oluyordu. İstem dışı, beklenmedik, adına mucize dediğim, kaderi, yolu ve yönü değiştirecek bir şeyler başlıyordu. Hayatın ne kadar güzel olduğunu, kontrol eden bir merciin bulunduğunu ve en dipteyken bile aniden tepelere çıkabileceğini gösteren bir mucizenin varlığı ortaya çıkıyordu. Bunun adını sen koy, benim aklıma sadece O geliyordu. Başıma gelen her şeyi deneyimlemem gerektiğini vurguluyor, bunların da bir bedeli olduğunu yaşatıyordu. Allah ne derse olacaktı. Bütün bunlara sonuna kadar dayanmam gerektiğini hatırlatıyordu. Sonu iyi bitince, bütün bunların sebebinin ne olduğu daha belirgin bir anlam kazanacaktı"
Sayfa 119Kitabı okudu
Atalarımızın söylediği güzel bir söz vardır: "Ne ekersen onu biçersin." Kimilerimizin gelecek için umutlar, hayaller, zenginlik, mutluluk, sağlık gibi düşünceler ekerken, kimilerimiz ise; acılar, kederler, yokluk, hüzün ve olumsuzluklar eker. Günü geldiğinde her birimiz ekinimizin hasadını yaparak geçmişte ektiğimizi bugün biçeriz. Unutmayalım ki; dün tarlamıza ektiğimizi tohumları bugün biçmekteyiz. Şu an yaşamakta olduğumuz hayat tamamen dün tarlamıza ektiklerimizdir. Yarın yaşayacağımız hayatı da şimdi tarlamıza ekeceklerimiz belirleyecek. Her birimiz yarın biçmek adına şu an tarlamıza ne ektiğimize bir bakalım. Bakalım ki yarın ne ekeceğimizi bilerek hareket edelim. Farkına varmadan geleceğimizi şekillendirdiğimiz şu anda tarlamıza yaşamak, elde etmek istediklerimizi ekelim. Ekelim ki zamanı gelip de ekinimiz olgunlaştığında hasadımızı en güzel şekilde biçelim.
Reklam
Kayıp İstanbul
Otogarda kaybolan namusun bulundu mu? Köşebaşında vurulan masum unutuldu mu? Halen güzel midir dikenlerin yanında açan güllerin? Üstünde yürümeye ürkülecek kadar kutsal şehir, Onca mabedin yanına umumhane kuruldu mu? Bir sokak arkasında bir asır değişir. Örter mi yedi tepen yedi büyük günahını. Kız Kulesi'nin halen gözleri yaşlı mı? Vapur köpüklerinde kaybolan hayatlar, Geriye döner mi soldurduğun umutlar? Tarih, doğa, sanat ve hayatın kubbesinde birleştiği, Var mı böylesi halen yaşayan bir savaş müzesi? Eyyy adına methiyeler düzülen aziz İstanbul, Kaya kovuğundaki fareler, susarak ölüme terk ettiler seni...
İnsanın kendine biçeceği değer, iki farklı ve birbirine zıt referansa dayalı olabilir. Birinci referans, kendi aklının be lirlediği, "kendince", "arzularına göre şekillenen" ölçütlerdir. Hakikate dayalı bir sabitesi yoktur bu ölçütlerin. Kişinin,"hedeflerime ulaşabiliyorsam, başarılı, zengin, güzel vb.olursam, değerliyim," diye kabulleri mevcuttur. Kutsalla bağını koparan kişi artık varoluşunu hep kendiyle ilintilendirir. Kendi kendinin sahibi olduğuna inanan, kendi adına yaşayan ve var olan, varlığının amacını, kişili gini ve hayatını mükemmele ulaştırmak olarak güdümlemiş büyüklenmeci bir insan, zahiren kendini sever görünürken, kendini sevmekle kendinden nefret etme salınımında savru ur. Çünkü kendine biçtiği değer gelgitlerinden kurtulamaz, iniş ve çıkışlara gebedir. 51