Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çok yetenekli biri olmalı.Sıradan bir psikoterapistin bu kadar zengin olabileceğini sanmam." "Evet, çok yeteneklidir,” dedi Profesör alayla. “Ama psikoterapi alanında değil, pazarlamacılıkta. Genel helaların duvarlarına psikolog olduğunu falan hiç belirt- meden telefon numarasını yazardı. Tabii ne kadar sa- pık varsa bunu arıyordu. O da telefonda bunlara güzel bir bağlama çekip çoğunu terapiye gelmeye ikna edi- yordu. Daha bunun gibi hedef kitleye doğrudan ulaşmasını sağlayan onlarca dahiyane numarası vardı."
Kalbini çokluk yordu. Onun dışındaki her şey kalbine tutunmaya, kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Kalbin dünyanın mahzeni gibi. Odandaki fazla eşyalar seni her zaman boğar, biliyorsun. Bu yüzden sık sık temizlik yaparsın. Kalbindeki her şeyi de arkanda bırakabilsen ne güzel olurdu. Ama aynı anda hem kalmanın hem gitmenin bir yolu yok ki.
Reklam
408 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Her an “gerçekten ve gerçekte” yaşamanız niyetiyle.. Hayattan bi türlü zevk alamıyormuş gibi hissettiğim dönemlerdeyim, yapmak istediklerimi yapamıyormuş, hayatımda kopukluklar varmış gibi.. Boğazımda bir şeyler düğümleniyormuş gibi hissediyorum. Yutkunuyorum yutkunuyorum geçmiyor o his, Böyle hissettiğim bir dönemde başladım bu kitaba.. Çok
Seyir
SeyirPiraye · Mona Yayıncılık · 20219,8bin okunma
340 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Samire, Yaşar, Lorin... Üç yara kadın. Hayatları birbirine bağlı üç anne. Bir İclal Aydın klasiği. Anneliği, sevgiyi, beraberliği, yalnızlığı bizi biz yapan bütün duyguları bütün bağlamları dibine kadar hissettirdi. Bir annenin çaresizliği, bir annenin yalnızlığı, bir çocuğun sevgiye açlığı... Samire, çocuk yaşta evlendirilen çocuğuna sahip çıkamayan "köylü" oluşuyla ezilen sevgisiz bir kadın. Büyükanne Samire ne de güzeldin. En çok sana üzüldüm ben, en çok senin yaşadıkların yordu kalbimi. Yaşar, sevgisiz, diktatör, kendi yalnızlığının sorumluluğunu evladına bağlayan onu da mutsuz eden kadın. Sevemedim seni, bir annenin bu kadar sevgisiz olmasını hazmedemedim. Kendi evladına bu kadar uzak olmasını kabul edemedim. Yalnızdı ama bu yalnızlığın asıl sorumlusuydu. Lorin, ismini bile başkalarının koyduğu yetim ama anne sevgisi olmadan büyüyen sevgiye muhtaç bir kadın. Annesinden göremediği sevgiyi başkalarında aradı hep. Belki de o yüzden evlendi genç yaşta. Sonrasında yeniden inandı başkasına, ilk defa yüreğini açtığı adamdan da yedi darbeyi. Peki ya arkasında annesi, babası olsa yapabilir miydi bunları ona... Hayatın içinden, hayatın ta kendisiydi sanki. Karşı komşu hikayesini anlatıyor gibi hissettim hep. Sevgisizliği, birlikteliği, anne çocuk ilişkisini, aşk sandıklarımızı çok güzel anlatmış sevgili İclal Aydın. Çok beğendim ben. Yine çok güzeldi!
Bir Cihan Kafes
Bir Cihan Kafesİclal Aydın · Artemis Yayınları · 20202,105 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
34 saatte okudu
Spoiler!!!
Evet bir maceranın sonuna geldik ne kadar Sedef'in tüm dengesizliğini, Aslı'nın çirkefliğini, Yiğit'in doğrusunu söylememek için her seferinde farklı isimler bulmasını, Hakan'ın yüzsüzlüğünü ve diğerlerin varlığını (hepsini söyleyecektim ama üşendim) çok özleyecek olsam da mutlu bittiği için çok mutluyum. Alaz annem "Karım ol"deyişin beni benden alsa da resmen fırsat kolladın güzel kızım daha güzel bir teklifi hak ediyordu çok alındım çok Yeğeni öldü amcası çıktı başımıza neyse ki çabuk öldü bu kitap biraz daha sakin ama hepsinden yorucuydu Sedef'i ruhsuz görmek gerçekten onun olgunlaşmasına tanık olmak yordu beklediğim bir çöküştü ama ben böyleysem Alaz'ı düşünemiyorum. Tarif edemiyorum hislerimi okumaktan kaçtığım kitabı zihnimde devam ettiriyor olmam sürekli onlarla gerçek gibi tartışmam beni şaşırtıyor. Ben Yaralasar evrenini çok sevdim iyi ki denk geldik,yazar zaten kalemini sevdiğim biri daha söyleyecek çok şey var ama ben bitirir bitirmez buraya geldiğim için toparlayamıyorum daha nice kitaplarda görüşmek üzere.
Yaralasar - 4
Yaralasar - 4Maral Atmaca · Ephesus Yayınları · 20216,4bin okunma
Julia, "Evet." dedi inleyerek. Güzel, çünkü ben de hepsini alacağım. Hepsini is- tivorum. Clay elini tekrar havaya kaldırdığında, Julia bir şaplağın daha yolda olduğunu anlamıştı. Bu acı ve zevk arasında hissettiği duygu, ona kendini çok iyi hissettiriyordu. Bu şaplağın peşinden Clay, ona tam da dokunmasını istediği yerden dokunmak için
Sayfa 278
Reklam
Berlin Güzel Sanatlar Akademisi 1925 mezunu. Yine 1990 iti­ barıyla, 86 yaşında İstanbul Çubuklu' da bir gecekonduda, emek­ li maaşı karşılığı kendisine bakan fakir bir ailenin yanında yaşı­ yordu. Beyoğlu yakasında meskun "Müslüman Levantenler" arasında yıldızı en çok parlayan aile Farukiler ' in gözbebeği, me­ dar-ı iftiharı Nermin'di. Asri bir hanımefendide bulunması gere­ ken her şey ona çok yönlü, kapsamlı ve programlı bir eğitimle, bebekliğinden itibaren yüklenmeye başlanmıştı. Mesela babası­ nın yolu ne zaman Paris'e düşse -ki sık sık düşerdi- kızına oyuncak niyetine "plastelin" getirirdi. Isıyla gevşeyip sertleşen bu maddeyi yoğursun, biçimlendirsin, eli heykele yatsın diye. Bugün "küçük bir hatırası" Kadıköy Süreyya (Paşa) Sinema­ sı'nm ön cephesini süsleyen rölyeflerde yaşayan ve eğer Oskan Efendi'yi bizden saymazsak, Türkiye'nin diplomalı ilk heykeltı­ raşı olan İhsan Özsoy'un atölyesine emanet edildiğinde henüz 16 yaşındaydı. Ahmed Faruki, opera kültürüyle terbiye edilme­ miş bir Müslüman'ın asla Levanten saygısı ve ayrıcalığı göreme­ yeceğini çok iyi bildiğinden, kızını Güzel Sanatların yanı sıra Konservatuvara da yazdırdı. Mezuniyet balosunda piyanosuyla parlak bir konser veren Nermin Faruki, "mezzosoprano" takdir­ namesiyle opera vizesi almıştı.
Sayfa 103 - YKY yayınları ekım 2004Kitabı okudu
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Julia, onun üzerinde yukarı aşağı hareket ederken acele etmiyordu, yavaş ve tensel bir ritim yakalamış- tı, çünkü zamanları vardı. Saat yoktu, bir tarih yoktu, birbirlerine dolanan bedenleri dışında hiçbir şey yok- tu. Clay onun kalçalarını tuttu; bazen hareketlerini kontrol ederek, bazen de kendi hızını belirlemesine izin vererek. Julia
Sayfa 191
"Yapmak zorunda olduğumu hissettiğim bir şeyi asla yapmam seninle. Seninle yaptığım her şeyi isti- yorum. Seni o kadar çok istiyorum ki, bunu sana ver- mekten başka bu isteğin tamamıyla nasıl başa çıkabi- leceğimi bilmiyorum. Bu yüzden otur," dedi ve elini ona doğru bastırdı. Sonra aniden durdu. "Fantezinin, benim sana oturmanı
Sayfa 180
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.