Sizin için hiçbir şey ifade etmeden kalabileceğimi mi sanıyorsunuz? Ben bir makine miyim? Hisleri olmayan bir makine miyim ben? Bana can veren ekmeğimin ve suyumun ellerimden alınmasına dayanabilir miyim? Fakir, gösterişsiz, ufak tefek ve içe kapanık olduğum için ruhsuz, kalpsiz bir olduğumu mu düşündünüz? Benim de sizin gibi bir ruhum var. Bir de kalbim! Eğer Tanrı bana biraz güzellik, biraz da para bahşetmiş olsaydı, benden vazgeçmeniz daha zor olurdu. Şimdiki kadar kolay bırakmazdınız beni. Geleneklere, kurallara göre konuşmuyorum şu anda sizinle. Bedenimi de bir kenara bıraktım. Ruhum, ruhunuza sesleniyor. Ölmüşüz de ikimiz de Tanrı huzurunda, şu anda olduğu gibi, eşitmişiz gibi konuşuyorum!"
Uzun bir alıntı oldu farkındayım ama sessiz, içine kapanık Jane'in, Bay Rochester'ın başkasıyla evleneceğini düşündüğü zaman yaptığı bu konuşma kitabın en sevdiğim bölümlerinden biri. Ortaokuldayken yani uzun zaman önce okuduğum Jane Eyre'i seneler sonra başka bir gözle okumak çok güzel bir deneyim oldu. O zaman da Jane'in çektiği acılardan etkilenmiş, aşkı bulup kaybetmesine üzülmüştüm. Bay Rochester ile ilişkisini ise anlayamamış, bu ne biçim bir adam diye düşünmüştüm️ Şimdi daha olgun bir bakış açısıyla gördüm onu da. Aşklarına daha farklı bakabildim. Siz de okuyun, tekrar okuyun!!