340 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 10 days
“Asık suratlı, kasları hala yorgun insanlar, ürkütülmüş hamam böcekleri gibi dışarı fırlardı külrengi evlerden… Asık suratlı, kara bacalar, mahallenin üstüne kaldırılmış kalın sopalar gibi gökyüzüne doğru yükselirdi… Akşam olup da batan güneşin kızıl ışınları pencere camlarını tutuşturunca, fabrikanın taş karnı kusmuk gibi dışarı atardı öğüttüğü
Ana
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628.8k okunma
Kendimi sevdirmemek için elimden geleni yapıyorum. Kursağımda kalmış onca şeyle yaşamak için ve içimden geçenleri yazmamak için baya bir mücadele veriyorum. Hava almak için dışarı çıkıyorum mesela, insanların arasında daha çok havasız kalıyorum. Bir güler yüzü çok görüyorum kendime. Kimsenin de bana iyiliğinin dokunmasını istemiyorum. Çünkü biliyorum ki, bir süre sonra ya lafını yapacaklar ya da gözüme sokacaklar. Olacak olan oluyor zaten. Kıçımı da yırtsam engel olamıyorum. Seçim yapamıyorum. Herkesin haklı sebepleri oluyor, her şeyin sonunda. Çünkü ile başlayan cümleler kuruyorlar bana. Alışıyorum… Hatta aldırmıyorum. Yeterince kaybettikten sonra daha cesur oldum. Ayakları yere sağlam basan biri oldukça daha doğru insanlarla yürüyorum o yolda. Yaptığım tüm yanlış seçimlerin ve hataların sonucunun bana güçlenmek olarak dönmesi çok güzelmiş.
Reklam
İnsanların sosyal medyada; Mükemmel görünme çabaları yoruyor beni. Çok mutluymuş gibi, Çok güzelmiş gibi, Çok gezermiş, Çok özelmiş gibi, Hayat, hep dörtlükmüş gibi. Kusursuz olmak zorunda değilsiniz, Kusursuz olduğunuzu ispat Etmek zorunda değilsiniz. Zaten kusursuz hiç değilsiniz..🤦
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
“HATIRLA, Kelimelerin Serüveni…”
Bir etimoloji kitabı ne kadar gülümsetebilir ki? Yazar bu 2. kitabında da bunu başarmış, aralara sohbet havasında kendi yorumunu katmış, kendi düşüncelerini samimiyetle aktarmış. Okurken yüzümde tebessüm oluşurken, elime kalem alıp, ‘dur şu da güzelmiş, unutmayayım’ diye diye kendimi birçok not alırken buldum.. Gün içerisinde o kadar çok kelime kullanıyoruz ki. Hiç düşündünüz mü, seçtiğiniz kelimenin nereden geldiğini, biz onu neden öyle dediğimizi? Dil denen şey uçsuz bucaksız bir deniz gibi. Derinlerine indikçe daha çok hayrete düşürüyor insanı. Hint-Avrupa dilinden evrilip, çevirilerek başkalaşan çok fazla kelimemiz var gerçekten. Örn. Yediğimiz bir meyvenin aslında bir ülke adından alındığını, daha önce güzel bir anlamı olan bir kelimenin şu an argo olarak kullanılması, veya bunun tam tersi. Okurken hayret etmeden yapamadım.. Bir de hazır yeri gelmişken; biliyoruz ki Türk dili pek çok yabancı dillerle alışveriş içinde olmuş, Arap ve Fars etkisini derinden yaşamış. Yüzyıllar boyu belleğimize yer etmiş kelimeleri bir anda ‘bunlar yabancı’ diyerek kenara atmak elbette olmayacağı gibi, neyin ne olduğunu, nereden geldiğini, ama Türkçe alternatiflerinin de olup olmadığını bilmek durumundayız. Çünkü DİLİMİZ KİMLİĞİMİZDİR. Sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap. Ben alanımda okumayı sevdiğim için beğendim. Siz de Kelimelerin Serüvenini merak ediyorsanız, bu yolculuğa mutlaka çıkmalısınız…
Hatırla
HatırlaAlp Paksoy · Ötüken Kitap · 2020130 okunma
208 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
‘Üstadı’ Tanıyoruz
Merhabalardan bir demet. ≈) Öncelikle şu fes konusunu bitirelim, şöyle ki: Fes takmak, 2'nci Mahmut döneminde zorunlu hale getirilmişti. O tarihte, dinciler ayaklanmıştı, fes'in gavurun icadı olduğunu söylüyorlardı. Hatta bu yüzden, 2. Mahmut'a gavur padişah diyorlardı. Oysa, fes'in kökeni Batı değildi, Kuzey Afrika'ydı,
Hayat Felsefesi yahud Yaşamak Sanatı
Hayat Felsefesi yahud Yaşamak SanatıKadir Mısıroğlu · Sebil Yayınevi · 2012292 okunma
Eskiden aşk ne güzelmiş.
Seni, senin hudutlarının dışında seviyorum
Sayfa 220 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.