Hayatımda biri vardı. Öyle çok sevdim ki onu, böyle bi sevgi olamaz. Hani insan bazı şeyleri sonsuza dek sürecek zanneder ya, işte öyle sevdim onu. Bir insan bir insanı nasıl sevebilirse öyle. Neyse işte ayrıldık biz bununla. İlk iki gün acımadı, düzelir sandım. Sonra batmaya başladı giderek bazı şeyler. Bir hafta sonra içime öyle bi acı yerleşti ki; Allah'ım böyle bi acı olamaz. Sonradan anladım ki kaybettiğini anlamakmış meğer bu. Sonradan düzeltmeye çok çalıştım, üstelik hiç bir kabahatim de yokken. Ama hiç bir şey düzelmedi. Çok uzun zaman içimdeki acı yüzünden uyumadım, dışarı çıkmadım, kimseyle konuşmadım, ağladım...Belki arar diye bekledim, aramadı. Giderek içimdeki acı da geçti, hatta unuttum bile. Geçen gün ona benzeyen birini gördüm. Böyle bir benzerlik yok, hatta o sandım birden. O an içim çizildi, nasıl acıdı anlatamam. Sesini merak ettim. Acaba sesi de ona benziyor mu diye düşündüm, konuştum bi şekilde. Ama sesi benziyor mu bilemedim, çünkü onun sesini çoktan unutmuşum. Yüzü, saçı, kokusu aklımda hala kazılı duruyor. Ama duymadan uyuyamadığım sesinden eser kalmamış.
Unutuyor işte insan..
Artık uyumaya başladığında,
Artık acıtmadığında, herşey geçtiğinde unutuyor insan..
Bir müddet sustuk… Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler… Fakat hiçbiri şu anda aklıma gelmiyordu.
Sabahattin Ali