Milli mücadele dönemi ve hayal edilen sonrası için kısa bir zaman yolculuğuna çıkartıyor Yakup Kadri okuyucuyu. Ankara’yı çok seven birisi olarak, bana Ankara’nın mimarisini, sosyoekonomik yaşamını, insanlarını hayal ettirmesi ve his dolu tarihini içime işlemesiyle en sevdiğim kitaplardan birisi oldu. Ankara kitabıyla Kurtuluş Savaşı tarihini, inkılap tarihini, cumhuriyet ve meclis tarihini okumayacaksınız ama bildiklerinizle birlikte hayal edebileceksiniz. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yenileşme hareketleri hızlanmış, yanlış garplılaşma ve inkılapların yanlış uygulanmasına bolca eleştiri sunarak “milli mücadele ruhunun” kaybedildiğine üzülse de, ülkenin kalkınması ve 10 sene içerisinde hızla çoğalan Türk nüfusunun okuma-yazma oranının artması, iç pazardaki düzen, sanat ve spor faaliyetlerinin arttırılması ve kadın- erkek eşitliğinin sağlanması gibi bir çok alanda gelişmelerin olmasını da gururla aktarmaktadır. Birinci basımdan sonra (1934’den) Gazi Mustafa Kemal’in tahmin edilemeyen vefatı, toprak- mülk sahiplerinin şahsi menfaatlerini umumi menfaatlerinin üstünde tutması ve bunun sosyopolitik her alana işlemesinin ardından Yakup Kadri, Cumhuriyetin 20. - 30. Yılında bırakın hayal ettiği Ankara’ya ulaşmayı, savaştan sonraki Ankara’dan biraz bile ilerleyemediğini üzülerek girişte dile getirmiştir. Öyle ki, son 20 yıldaki Ankara’yı görse Cumhuriyetin ilk 10 yılından dahi geride faaliyetlere şaşırarak üzülürdü…