"Bekleyin!" demişti. "Burada bekleyin onlar size gelecek."
"Kimler?" diye sormuştu Filipinli.
"Hayatının anlamını bulmuş olanlar. Hayatlarını adayacakları şeyi bulmuş olanlar gelecek. Siz de kalplerini söküp, yerine, o şeyleri koyacaksınız. Sonra da kalpleri fırlatıp atacaksınız!"
"Ama..." demişti Kızılderili. "Kalpleri olmadan nasıl hayatta kalırlar?"
"Göreceksiniz!" demişti bina da.
"Peki ya kimse gelmezse?" diye sormuştu Filipinli.
"Kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini bir şeye adayabilir ki?"
"Onu da göreceksiniz !" demişti bina.
"Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?" diye söze girmişti Kızılderili. "Onlar ne olacak?"
"Onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!"
Aşk öğrenilmez. Ve eğer öğrenirsen gerçek anlamını ıskalarsın; aşk diye başka bir şeyleri öğrenmiş olursun. Sahte bir şeylerdir bunlar. Sahte para, gerçeğine çok benzer; gerçeğini tanımıyorsan sahtesi seni rahatça kandırır. Ancak gerçeğini tanırsan ikisi arasındaki farkı anlayabilirsin.
İbni Sina ve onun tıp okulu hakkında çok çarpıcı bilgiler içeren bir dönem hikayesi. Ortaçağ Avrupasından İstanbul’a oradan Bağdat’a uzanan bir öykü. Betimlemeler olağanüstü. Sizi bir kervanla ortaçağın karanlık Avrupasından aydınlık Orta Doğuya götürüyor... Geçmişte hekimlik mesleği ile iç içe bir yolculuk...