"Pink Floyd'u sadece dinlemezsiniz, o yaşamınıza sızar. Daha doğrusu yaşam onun müziğine sızar. Albümlerde doğadan sesler kullanmaları, insan sesi ve doğaçlama konuşmaların olması aslında size şunu fısıldar: Yaşamı unutma, eğlenmeyi de! Siz yalnızca onun şarkılarını dinlemezsiniz, tınıları damarlarınızda gezinir. İçinize çekersiniz, sanki bir dağ başındasınız, ormanın içinde, gecenin karanlığında kaybolmuşsunuz ama cırcırböceklerini duyarsınız, uzaktan minik de olsa ışığı görürsünüz. Onu dinlemek tarif edemediğiniz bir meyveyi tatmak gibidir. Müzikle ilgilenen ilgilenmeyen, bir şekilde içindeki ritmi dinleyen tüm huzursuz ruhların yol arkadaşıdır!"