Uzak iki kılavuzdan oluşuyor, biri tavşan besleyene diğeri özlem çekene kılavuzluk ediyor. Tavşan besleyen daha çok somut olarak zorlanırken, özlem çeken -içeride, derinlerde- yaşamaktadır o zorluğu.
Tavşan Besleyene Kılavuz "Tavşan besleyen, havuç da yetiştirmelidir." cümlesi ile başlamaktadır. O hâlde eklemeliyim,
Özlem besleyen de yalnızlığını yetiştirmeli,
Eğitmeli yalnızlığını ki
Böylece kavrasın
Bir tavşan yanında, bir özlem içinde olsa da
Hep sonsuz bir uzaklıkta var olduklarını!
Özlem Besleyene Kılavuz okura seslenirken birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Özleyen ile özlenen arasında var olan o uzaklığın mekândan mı yoksa zamandan mı kaynaklandığını tekrar tekrar düşündürüyor okura. Özlem yalnızca uzakta olanı değil yanıbaşında olanı da kapsamaktadır diyebiliriz. O hâlde özlemek sevmekten doğmaktadır; birine, bir şeye duyduğun sevginin en yakınında durmaktadır. Uzaklık ve yakınlık -özlemek söz konusu olduğunda- ayrılamaz bir şekilde iç içe geçmiştir artık. Uzak; son zamanlarda bu kadar yoğun hissederek okuduğum tek kitap oldu. Öyle güzel bir kılavuz ki okuyanın uzun bir süre baş ucunda olacağına eminim.
"Kafasını en çok kurcalayan nokta, düştüğünde çıkacak olan, önlenmesi olanaksız büyük gürültüydü; bu gürültü tüm kapıların ardında korku değilse bile kaygı uyandıracaktı. Ama bunun göze alınması gerekiyordu."
Kitap, küçük tavşan ile gökteki ayın arkadaşlığını, birlikte geçirdikleri bir geceden yola çıkarak anlatıyor. Küçük tavşan ile ay birbirlerine yardım ederek sıcacık bir dostluğu da başlatmış oluyorlar.
Resimleri ile dikkat çeken bu Feridun Oral kitabının daha çok okul öncesi dönem çocuklarının ilgisini çekeceğini düşünüyorum.