İnsan kendine anlattığı hikayelerden ibarettir.İnsanın 'ben' dediği şey hikayedir.Sanırım bir kurgudan başka bir şey değiliz.Bir anlatıyız,bir romanız.Kendini anlatarak var etmeye çalışan bir hiçlik.İnsan kendinin hikaye anlatıcısıdır.Belki de benim sorunum da budur.Kendimi hiç anlatamıyorum sanırım bunları da bu yüzden yazıyorum.Var
Hiçbir Şey Yapmama Sanatı
Hepinize tekrar merhaba.
Bugün yine çok güzel bir kitapla geldim size.
Yazarın okuduğum ikinci kitabı olarak şunu söylemeliyim ki yazarın kalemini çok beğendim.Konusuyla,kalemiyle,düşünceleriyle çok beğendim tamamen kitabı.
Tam varıyorken, boş veriyorum...Yoldan sapıp, göz kapaklarımı zorlayan bir gün ışığına bırakıyorum kendimi.
Yer yer düşündüren, yer yer sesli güldüğüm satırlar çok fazla oldu.Yazarın Ya Yoksam? Kitabını da okudum.İkisi çok benzer bana göre.İkisinin konusu da günlük yaşamdan belki de bu yüzden kendimi kitaba çok yakın hissettim.Hiçbir şey yapmıyorken bile ne kadar çok şey yapıyoruz.Dünya'ya fazla anlam yüklememeye, hiçbir şey yapmamaya karar verdik.Hiçbir şey yapmasak bile olaylar sorunlar bizi nasıl buluyor?İnce ayrıntılarda kendimizi heba etmemize gerek var mı?
Kitap kısa kısa birçok hikayeden oluşuyor.Çoğunda sonuç aynı hiçbir şey yapmamak.Öyküler hayatın içinden.Herkes kendine göre anlam çıkarır.Kendine göre yorumlar düşünceler çıkarır.En beğendiğim Talihsiz Genç oldu.Her öyküyü severek okusam da bu öykünün yeri bende ayrı olucak.
Sessizdi etraf.İnsanlar, bir yerlerde dağıtılan eşantiyonlara dağılmış gibiydiler... Martılar ve birkaç berduş kendi belirsizlik- leriyle uçuştaydılar...Koca şehir bize kalmış gibiydi.Telaşsızdık.Uzaklarda kıytırık birkaç olta zayıf balıkları çekiyordu.
''Belki de kısıldığın bu delikten kurtulmanın tek yolu hatalarına güvenmek... ''
İnsan Korkusu Arayan İnsan
Toprak boyamaya gidiyorsunuz
Mezarlarınız için
Ceset torbaları küçülmüş
Parça parça taşınıyor ölüleriniz
Ey insan kokusu arayan insan
Öyle çoksun ki
Seni neden sevdiğimi unuttum
İlk ben öğrendim isimlerinizi
Secde eden melek de bendim
Kibirlenen şeytan da
Nur da ben
Çamur da ben
Biliyordum dünya kaç kişilik
Ve kaç adım
İlk günden ağaran saçlarımla
Söylendikçe çoğalan fakirlikten
Bir köpeğin açlığından geçtim
Ölüm bile benimle ölüm oldu
Yalnız geldim de yalnız gidemedim
Cesetlerimi taşıdı insanlarım
Binlerce yıldır
Kaç ömrüm varsa hepsini
Birer birer tekmeleyerek
Kurdun Sofrası
Almanya 1943
26 yaşındaki Rosa'nın anne babası ölmüş ve kocası George çok uzaklarda.2. Dünya Savaşı'nda ön cephelerde savaşmakta.
Yalnız ve yoksul kalan Rosa ne yapacağını bilemez ve taşrada yaşayan kayınpederi ve kayınvalidesinin yanına taşınmak zorunda kalır.Berlin'den istemeye istemeye ayrılır.Tabi savaş olduğundan Berlin'de savaştan sonra bir şey kalmamıştır.
Bir gün SS gelir ve ona çeşnicilerden biri olarak kaydedildiğini söyler.Çeşniciler, yemek tadımı yapmak zorundadırlar.Herhangi bir zehir olup olmadığını onlar kontrol eder.Rosa ve hiç tanımadığı 9 kadını gizli bir yere götürürler.Kurdun ini...
Kurt onun lakabıydı.Günde 3 kez onlardan önce onun yemeğini yiyeceklerdir.Her gün ölümle burun buruna gelen bu kadınların hikayesi aslında.Ya hayatta kalacaksın ya da birbirinden lezzetli yemekler ile ölüme bir adım daha yaklaşacaksın...
Bir yanda açlıktan kırılan yoksul bir halk.Bir yandan da enfes yemekler.
Kitabı okurken o dönemde gibi hissettim kendimi.Dönem o kadar iyi anlatılmış ki.Her sayfada farklı bir şey şaşırdım.Rosa bana çok samimi geldi.Yaşadığı şeyler olsun duygu ve düşünceleri olsun.Samimi bir karakterdi.Dönem kitaplarını seviyorsanız bu kitaba bayılırsınız.Yazarımızın anlatım dili o kadar akıcı ve güzeldi ki hiç sıkılmadan okudum.
#alıntı
Bir erkek ancak diğerleri gibi bir erkek olduğunu tamamen unuttuğunda yaşayabilir.
Kurdun SofrasıRosella Postorino · Salon Yayınları · 2023146 okunma
Söz
Sana güzel günler vadedemem.
Benim mevsim geçişlerim sert!
Emin olduğum bir konu var ki:
Yazın gölgen, kışın güneşin olurum.
Sen fırtınalarda bana tutun,
Sallanır gemimiz ama batmaz.