Hacer

144 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Timaş yayınlarının türkçe’ye kazandırdığı harika bir kitap Bir Katilin Güncesi. Kitabın isminden ne okuyacağımızı bilerek başlıyoruz, malum. 70 yaşlarındaki demans hastası bir seri katilin hikayesi demek konu için yeterli. Böyle düşününce sadece yaşlı bir adamın suçluluk duygusu ve vicdan azabına dair hezeyanlarını okuyacağımı düşünmüştüm. Fakat beklediğimden çok daha fazlasını buldum. Yazarın anlatımı oldukça sade. Büyük cümleler peşinde koşmayan, aforizma yaratmaya çalışmayan, karakterle empatiye zorlamayan bir üslubu var ki; bu benim kitaba dair en sevdiğim şey oldu. Katilin hayatla ve zamanla olan ilişkisini notlar alarak kaydetmesi, hafızasıyla ve geçmişiyle olan mücadelesi, yaptıklarına haklı bir sebep yaratma çabasından uzaklığı ve minimallikten taviz vermeyen bazı diyalogların akılda yer edişi.. çok sevdim.
Bir Katilin Güncesi
Bir Katilin GüncesiKim Young-Ha · Timaş Yayınları · 20213,825 okunma
Reklam
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 18 hours
104 sayfalık, kısa bir metin insanı ne kadar alt üst edebilir? Sorunun cevabı bu kitap. İşte Böyle Oldu, kelimenin tam anlamıyla sarsıcı bir novella. Genç bir kadının aşık olduktan sonra değişen dünyasını ve giderek girift bir hal alan ruh halini okuyoruz. Kitap kadının kocası Alberto’yu alnından vurmasıyla başlıyor. Sonrasında zamanda geriye gidip onu bu noktaya getiren olaylar zincirini ve kadının psikolojisinin değişimini takip ediyoruz kitabın sonuna kadar. Kitabın arka kapağında kadın karakter aciz, kimsesiz ve çaresiz olarak addedilmiş. Yalnız olduğu doğru fakat ben aynı zamanda çok da güçlü ve cesur bir karakter olduğunu düşünüyorum. Kocasının sevgilisiyle yüzleşip onunla olabildiğince insani bir iletişim kurması, bu cesaretin en büyük göstergesi olsa gerek. İşte Böyle Oldu, aşka dair de çok önemli bir anlatı bence. Aşkın her durumda insana istemediği şeyleri yaptırabilen bir duygu olduğu, kendinden taviz verdirdiği, insanı kendisiyle çatışmaya sürüklediğini yeniden yeniden anlamamı sağladı diyebilirim. Üstelik bunun her yaşta mümkün olduğunu da hatırlattı diyebilirim. Fazlasıyla yalın bir anlatımı olan, kısacık, hem anlatım diliyle, hem konusu itibariyle hem de sonuyla adeta çarpıldığım; çok sevdiğim ve bende yer eden bir kitap oldu.
İşte Böyle Oldu
İşte Böyle OlduNatalia Ginzburg · Can Yayınları · 2022882 okunma
271 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 199 days
Müthiş bir Julien Barnes romanı Seni Sevmiyorum. Aylar önce okumaya başlayıp başka kitaplara yöneldiğim için uzun zamandır bitirmemiştim fakat iki gün evvel sebepsizce bitirme isteği duydum ve harika bir zamanlama oldu. Gillian, Stuart ve Olivier arasındaki aşk üçgenini okuyoruz kısaca. Ama tabi konu sadece basit bir yasak aşk hikayesi değil. Üçünün tuhaf dostluğu, zamanla değişen duyguları, bu aşk ekseninde sorgulanan hayat; alınan kararlar, yapılan yanlışlar, içsel hesaplaşmalar, kıskançlık, bitmek bilmeyen sorgulamalar… Gerçekten çok başarılı bir romandı. Bu türlü metinleri okumak zaten keyiflidir ama bilhassa Julien Barnes gibi karakter yaratmada ustalaşmış bir yazarın elinden çıkmış bir metinde okumak bambaşka bir haz. Büyük büyük, bağıran, aforizmamsı cümleler kurmadan insanı çarpmak, dönüp kendisine bakmasını sağlamak, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde kusursuza yakın sinematografik bir anlatım… Barnes okumak gerçekten bambaşka bir haz. Kısacası çok çok sevdim. Aşka, ayrılığa, ihanete, vazgeçişe, arkadaşlığa ve cesur adımlara dair unutamayacağım bir okuma oldu. Kitabın devamı olan “Aşk vs.” romanını da en kısa sürede okuyacağım.
Seni Sevmiyorum
Seni SevmiyorumJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 2012160 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Fransa’da geçen, Eddy isimli gencin büyüme sancıları ve kimlik bunalımını konu alan bir roman. Çokça otobiyografik özellikler taşıdığı için samimi bir anlatımı var. Eddy’nin yoksulluk, ırkçılık, zorbalık ve homofobiyle olan mücadelesini konu alıyor kitap. Anlatım kolay olduğu için bir oturuşta bitebilecek kitaplardan biri. Kitabı sevdim. Zorbalığın ve homofobinin sadece Doğu toplumlarına has bir şey olmadığı, Fransa gibi “gelişmiş ve medeni” ülkelerde dahi bir çocuğun cinsel kimliği yüzünden ailesi ve toplum tarafından dışlanabildiği, böylesi bir ülkede bile bu konunun hâlâ tabu olarak görüldüğünü ortaya koyması, yine Fransa gibi bir Avrupa ülkesinin Doğu toplumlarını insan haklarından uzak, geri kalmış bölgeler olarak yaftalayıp, toplumun büyük çoğunluğunun farklılıklara karşı tahammülsüzlüğünü göstermesi bakımından da başarılı bir romandı. Zira yazar 1992 doğumlu bir genç. Olaydan ziyade birey odaklı metinleri tercih eden; aile, ırkçılık, homofobi, birey olma çabası temalı kitaplar okumayı sevenler beğenecektir.
Eddy’nin Sonu
Eddy’nin SonuÉdouard Louis · Can Yayınları · 2021407 okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Julian Barnes’ten okuduğum ilk kitaptı. Ortalama bir “geçmişi sorgulama” romanı okuyacağım zannederken beklediğimden çok daha fazla şey bulduğum bir roman oldu Bir Son Duygusu. Son birkaç yıldır hikayesi veya kurgusuyla beni eskisi gibi tatmin eden bir metne rastlamamıştım. Uzun yıllar boyunca çok fazla kitap okumuş olmanın, ekseriyetle de kurgu okuyor olmanın getirdiği bir tıkanıklık diye düşünüyordum. Julian Barnes bu düşüncemi ortadan kaldırdı diyebilirim. Anladım ki hâlâ okuduğum bir kitaptan büyük haz alıp, kurgusundan kopamayıp, anlatım tekniğine hayran olup, karakterlerle ya da yazarın kendisiyle bağ kurabilirim. Bir Son Duygusu, kurgu harikası diyebileceğim bir metin değil. İçten ve içsel bir roman. Hafıza, anımsama, gençlik, yaşlılık, hüzün, yalnızlık.. Ana karakter Theo aracılığyla aktarılıyor tüm bunlara dair çıkarımlar. Öyle can alıcı tespitler var ki kitapta, Julian Barnes’in detaycılığı ve “küçük şeylere” yüklediği anlamlar çokça göze çarpıyor roman boyunca. O tespitleri dönüp dönüp okuyacağıma eminim. Julian Barnes son yıllarda keşfettiğim en iyi yazar. Kendisini okumaya kesinlikle devam edeceğim.
Bir Son Duygusu
Bir Son DuygusuJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 20212,278 okunma
Reklam
Reklam
Reklam