Kimsen yoksa kimseyi hayatından çıkaramazlar.
Yeni devletin telâkkileri gibi insanları da "modern" olacaktı. Örnek vardı: Avrupa... Her vesileyle kuyumuzu kazan, her fırsatta haçlı güruhunu üzerimize saldırtan Avrupa... Onun gibi giyinecek, onun yazısıyla yazacak, kendi kültür kaynaklarımıza sırt çevirip tarihimizi inkar ederek onun kaynaklarına yönelecektik. Papa'nın teklifini kabulle hristiyan olmadığı için Fatih'i kınayacak, Yavuz'u "kanlı katil" ilan edecek, Sultan Abdülhamid'e "kızıl Sultan", Sultan Vahideddin'e "vatan haini" diyecek, bütün tarihi "hanedan tarihi" ilan edip kendimize Etilerden, Sümerlerden, Moğollardan ecdat arayışına çıkacaktık. Vesikalar, vakıalar önemsizdi. Nazarlarında tarih, bir ilim değil, bir sanattı. Objektif olunmasınının önemi yoktu. Sadece milli olmalıydı. Bunun için de "dini" unsurlardan ayıklanması gerekiyordu. Yani geçmiş reddediliyor, yok ediliyor, "yok" un üzerine geleceği inşa etmek gibi imkansız bir hayalin peşinde koşuluyordu.
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
“Kimsen yoksa kimseyi hayatından çıkaramazlar.”
Sayfa 75 - PegasusKitabı okudu
"Bu kız neyin nesi? On yaşında filan alt tarafi? Elli yaşına gelince neye benzeyeceğini hayal edebiliyor musun?" Hunter başını eğerek, "Onun hatası değil," dedi. "Büyük ihtimalle anne babası onu daha büyük bir çocuk gibi davranmaya zorluyor,dışarı çıkıp oynamasına, arkadaş edinmesine izin vermiyor, onu örnek bir öğrenci olmaya itiyorlar. Bilmeden, ona iyilikten cok zarar veriyorlar."
Sayfa 254Kitabı okudu
"Kimsen yoksa kimseyi hayatından çıkaramazlar."
Reklam
Bir adamı giydiği ayakkabılardan tanıyabileceğin söylenir.
Sayfa 235Kitabı okudu
"Soru sormakta gayet iyiyiz ama cevaplarken o kadar iyi değiliz."
Sayfa 232Kitabı okudu
Bütün çocukluğumu kitaplara dalmış halde geçirdim. Gerçekten yaptığım bütün iş buydu.
Sayfa 292Kitabı okudu
Haşşaşinler
“Haşşaşin tarikatı üyelerinin öldürülmeyi kabullenişteki dingin tavırları yüzünden, çağdaşları onların beyinlerini afyonla uyuşturduklarına inandılar; bu yüzden de onlara ‘Haşşaşiyyun’ veya ‘Haşşaşinler’ dendi; bu sözcük bozularak ‘Assassin’ halini aldı ve kısa bir zaman içinde birçok dilde özel isim olmaktan çıkıp ‘Katil’ manasındaki cins isim olarak kullanılmaya başlandı. Bu varsayım akla yakın gözükse de, tarikatla ilgili her konuda olduğu gibi, burada da gerçek ile efsaneyi birbirinden ayırmak güçtür. Hasan, müritlerini belli bir süre kendilerini cennette hissedip cinayet işleme cesaretini bulsunlar diye gerçekten uyuşturucu kullanmaya itiyor muydu? Yoksa daha da bayağı bir yaklaşımla onları sürekli kendine mecbur kılmak için uyuşturucu bağımlısı haline mi getiriyordu? Cinayet anında eller titremesin, gözleri kararmasın diye keyif verici bir madde mi içiriyordu sadece? Yoksa daha çok onların körü körüne iman etmesine mi güveniyordu? Bu soruların yanıtları ne olursa olsun, sadece bu varsayımların akla gelmesi bile Hasan’ın ne denli olağanüstü bir örgütçü olduğunun kanıtıdır.”
229 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.