Mükemmel! 1.5 gunde bitirdim. Hadi sunu da ogreneyim sonra uyurum diye diye sabah 8 civari bitirince birakabildim. Keske ayni anda biri daha okusa da "oh bee iste bu bee" diye sevindigim yerlede heyecanimi paylassaydi ya. Hüzün, sevinc, gerilim, merak... Bir suru sey hissettim okurken. İyi ki okumusum, cok begendim, cok mutlu oldum. Kitabin icerigine gelince, Maura bir kereligine tedbirli olmaktan vazgecip, maceraya evet der. Konferansta karsilastigi eski bir okul arkadasinin davetiyle, kimseye de haber vermeden kayak tatiline gitmeye karar verir. Ama araclari karli yolda kalinca, garip bir sekilde bos birakilmis bir koye siginirlar. Telefon cekmez, elektrik yok, araclar garajlarda birakilmis, evlerde sofralar kurulu ve donmus halde... Bu koyde ne olmussa iyi olmadigi kesindi. Buradan gitmek de kolay degildi. Maura bir kabustan cikis yolu bulmaya calisirken, Rizolli, Daniel ve Gabriel de onu bulmaya calisir. Yine de Maura bu kabusta iki guzel seyle karsilasir. Bunlari ve daha fazlasini artik okuyunca ogrenirsiniz. (Okuyan bana o cenazede gelen telefon sahnesinde ne hissettigini yoruma yazsin da hislerimizi paylasalim. Benim tuylerim diken diken olmustu)