14. yüzyılda yaşamış İranlı şair Hafız-ı Şirazi şöyle yazıyor:
Yalnızlığına bu kadar çabuk
Teslim olma
Bırak daha da derine insin
Mayalasın seni, olgunlaştırsın
Kutsal varlıkların ve sayıca az insanın
Yapabileceği gibi
Kalbimde kayıp bir şeyler
Gözlerimi yumuşattı bu gece
Sesimi
Ve Tanrı’nın yardıma
muhtacım
Sevgilinin gamını çekerim.
Gönül ateşinden göğsüm yandı
Bu ateş vardı bu evde; kaşanem yandı
Eridi bedenim dilberden uzağım diye
Sevgilinin yanak güneşinden canım yandı
Gönül yangınıma bak.
Gözyaşı ateşimi gördü mum
Dün gece pervane gibi halime yandı
Eşin dostun halime acıması garip değil
Kendimden geçtiğimde, tanımayanların da yüreği yandı
Zahitlik hırkamı aldı götürdü meyhane suyu
Akıl evim meyhane ateşiyle yandı ha yandı
Ettiğim tövbeden kırıldı yüreğim kadeh gibi
Mey yok, meyhane yok; ciğerim lale gibi yandı
Kısa kes lafı, dön gel; göz bebeklerim
Çıkardı hırkasını; şükrane olarak hırkam yandı
Masalı bırak Hafız; çek biraz da şarabı
Zaten gece uyumadık; mum masal dinleyerek yandı.