O ihtişâmı elinden niçin bıraktın da, Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında? "Kadermiş!" Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru: Belânı istedin, Allah da verdi... doğrusu bu. Talep nasılsa, tabîî, netîce öyle çıkar, Meşiyyetin sana zulmetmek ihtimâli mi var? "Çalış!" dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun, Onun hesâbına
Sayfa 267
Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması 06.01.2013 16:59 Hikmet Kıvılcımlı'nın tarihi Eyüp Sultan konuşması Türkiye'de Sosyalizm'in en büyük savunucularından Hikmet Kıvılcımlı'nın Eyüp Sultan'da yaptığı tarihi konuşma. TIMETURK / Haber Merkezi Muhterem Vatandaşlarım! Sevgili İşçi kardeşlerim!Bugün, Müslüman
Sayfa 1 - derleniş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Güzel sözlü ve güleç yüzlü ol. Konuşursan doğru konuş Asla yalan söyleme, kendini rezil etme. Söz verir isen yerine getir Sözün en güzeli kısa ve anlamı derin olandır. Sözleri güzel olanın güzelliği artar. Hak şerleri hayr eyler Zannetme ki ğayreyler Arif anı seyreyler Mevla görelim neyler Neylerse güzel eyler Sen Hakk'a tevekkül kıl Tefviz et ve rahat bul Sabreyle ve razı ol Mevla görelim neyler Neylerse güzel eyler
“Bu bölümü Enver Paşa üzerine bir fıkra ile bitirelim: Harbin sonlarına doğru İttihat - ve - Terakki ileri gelenleri de umut keserek tek bir barış denemesinde bulunmak istemişlerdi. Fakat Enver Paşa ile bu bahis üzerinde konuşmak ihtimali yoktu. Atatürk'ün eski umum kâtibi Hasan Rıza Soyak'ın babası Üsküp'te 1908 ihtilâlinden önce Enver'i de tanımıştı. Enver kendisinin elini öper, herkesten kaçırdığı sultan eşini de yalnız ona çıkarırdı. Bir gün kendisini Merkezi Umumî'ye çağırıp: - Senden bir ricamız var. Enver Paşa'ya yalnız sen söz anlatabilirsin, dediler. Meselenin ne olduğunu da söylediler. Enver Paşa'ya gitti, başkumandan kendisini yemeğe alıkoydu. Soyak'ın babası uzun uzun anlattı. Enver Paşa cevap olarak: - Vah vah, dedi, seni de zehirlemişler. Ben Cenab-ı Hak tarafından Türk milletini kurtarmak ve yükseltmek için ''müekkel''im Onun için hiç üzülme. Rahat uyu. Akşam eve döndükten sonra babası oğluna der ki: - Hani Harbiye Nazırı, başkumandan, damat olmasa Enver'in yeri tımarhanedir.”
Sayfa 150 - PozitifKitabı okudu
‘’ 19. yüzyıldaki materyalistlerin doğru bir şekilde ifade ettiği gibi, tabiî tehlikelerden korkup da dine sığınanlar da bu şekilde korku ürünü olan bir dine sahiptirler. Kur’an, onlardan çok önce korku dininin mensuplarından söz etmiş ve bu korkudan türemiş olan muamele biçimini ve toplumsal sınıflaşmayı eleştirmiştir. Bu sınıflaşmayı kim icad etti? Bu sınıflaşmayı, “Yiyecek bir lokma ekmeğin ve besinin yoksa, dayan, senin için cennette sofralar hazırlanacaktır!” diyenler icad etmişlerdir. Sınıflı toplumların ürünü olan bu din, hak dine bir veba gibi nüfuz etmektedir.’’
‘’ Muhammed Abduh şöyle diyor; “Onlar dini terk ettiler, hürriyete, efendiliğe ve bütün dünyaya hükmetme noktasına ulaştılar. Biz dini terk ettik, zillet, ayrılık, bölünme, tefrika, yıkılmanın içine düştük, bize dikte edilen her şeyi almaya hazır olduk ve bize zorla verilmek istenen, önümüze atılanları almak durumunda kalmak noktasına ulaştık… “Niçin? Neden bir sebep iki yarı noktada, iki sosyal şartta, birbirine zıt ve ters iki ayrı netice doğuruyor? Çünkü sosyolojide, felsefede, ilimlerde gerçekler iki türlüdür. Bir iş, bir mesele; ya hakikattir, ya batıl. Eğer gerçekse, her yerde gerçektir ve her zaman da hakikat. Misal olarak eğer, yer çekimi gücü güneşin etrafında dönüyorsa, bu hem Avrupa’da hem İran’da doğrudur. Bin sene, yüz bin sene sonra da doğrudur. Eğer bu teori doğru değilse, her yer ve her zamanda doğru değildir. İlmi ve felsefi meselede bir olgunun hak mı yoksa batıl mı olduğuna bakmak lazım. Ama, sosyal meselelerde başka bir sebebi de değerlendirmemiz gerekiyor. O sebebi unuttuğumuzda, bütün yargılarımız iç-içe ve karşı karşıya batıldır. Sosyal meselelerde, hak ve batıldan ayrı olarak (5) idrak etmek, neden ve nerede planlandığı meselesi üzerinde düşünmek söz konusudur. Bunun göz önünde bulundurulması gerekir. Öğrencilerden biri Kisrevi konusunda bana soru sorduğunda şöyle cevap verdim: “Benim Kisrevi’nin kitapları, sözleri ve maksadıyla bir işim yok. Farz edelim her söylediği doğrudur, yüzde yüz mantıki ve ilmi gerçeklerdir. Ama unutmamanız ve unutmaman gereken, onun meseleyi söz konusu ettiği sosyal şartlar ve dönemin hakim olduğu atmosferde bu mesele başkaydı.”
Reklam
891 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.