Kitabı yavaş okudum. Böyle bir eseri bir çırpıda bitirmek mümkün olmasına rağmen ben kıyamadım. Her bir cümlesi alıntı değerinde. Konu olarak, kitaptaki karakterlerin her ikisinin de yaşadığı 'Taedium Vitae' denilen (yaşamdan bıkkınlık) anlamına gelen psikolojik rahatsızlık, kitabın ana iskeletini oluşturuyor. Karakterlerin uzun iç konuşmalarının bolca yer aldığı kitapta uyuşturucu, cinsellik, şiddet, alkolizm...vb gibi rahatsız edici temalar var ve kitap bunun bilinciyle okunması gerekir.
Yazar, zor bir işi başarmış gibi. Bütün cümleler zekice kurulmuş. Yıllar süren bir çalışmanın ürünü gibi dolu dolu bir eser olmuş. Ayrıca kitapta din'e, faşizme, kapitalizme, ABD'ye ve Anglo-Sakson halkına bolca göndermeler mevcut.
Her bir cümlesini çok sevmeme rağmen, tavsiye etmekten de bir o kadar çekindiğim bir kitap oldu benim için. Üstelik ne anlatıyor? Türü ne? gibi sorularla da kitabı kategorize etmek zor. Bende çok derin bir etki yarattı ve uzun yıllar zihnimde yer edeceği şüphesiz. Ben bunu söylemekle yetinebilirim ancak. Hakan Günday'la tanışın. Ne anlattığını, amacını ve etkisini okuyucu tecrübe etmeli bence...