Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakan

Sabitlenmiş gönderi
Hüznüm doğduğunda, onu özenle besledim, sevgim ve şefkatimle üzerine titredim. Ve Hüznüm büyüdü, bütün canlı varlıklar gibi güçlü, güzel ve derin hazlarla dolu. Ve Hüznüm’le ben, sevdik birbirimizi; bizi kuşatan dünyayı da sevdik, çünkü Hüznüm’ün müşfik bir kalbi vardı ve benim kalbim de Hüzün sayesinde müşfikti. Hüznüm’le ben, karşılıklı konuştuğumuzda, günlerimiz kanatlanır, gecelerimiz düşlerle dolardı, çünkü Hüznüm güzel konuşurdu ve ben de Hüzün sayesinde güzel konuşurdum. Ve, Hüznüm’le ben, birlikte şarkı söylediğimizde, komşularımız pencerelere koşuşur, bizi dinlerlerdi. Şarkılarımız deniz kadar derin, ezgilerimiz garip anılarla dolu olurdu. Hüznümde ben, birlikte yürüdüğümüzde, insanlar bizi sevecen bakışlarla izler, gönül alıcı bir tatlılıkla mırıldanırlardı. Ama bize kıskançlıkla bakanlar da vardı, çünkü Hüzün asildi, ben de Hüzün’le gurur duyuyordum. Ancak, her canlı varlık gibi Hüznüm de öldü; ben de, tek başıma, derin düşüncelere daldım. Ve şimdi, konuştuğumda, sözcüklerim ağır geliyor kulaklarıma. Ve şarkı söylediğimde, komşularım beni dinlemeye gelmiyorlar artık. Ve sokaklarda yürüdüğümde, kimse bana bakmıyor. Ancak uykumda, merhametle konuşan sesler duyuyorum: “Bakın! Orada Hüznü’nü yitiren adam uyuyor.”
Reklam
Öyle bir gün geliyor ki, insan olması gerektiği yerde olmak istiyor. Ama kimi kez yaşamak için intihar etmekten daha çok cesaret gerekiyor
"Yirmi yıldır belli bir mutluluk deneyimim olmadı. Beni yiyip yutan bu yaşamı bütünüyle tanıyamadım; ölümde beni korkutan, yaşamımın bensiz tüketilmiş olduğu yolunda bana getireceği kesinliktir. Bir kıyıda, herkesten uzakta, anlıyor musunuz?"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yaşamımı berbat ettim hiç kuşkusuz. Ama haklıydım o sırada: Her şey mutluluğun lehine, bizi budalalığıyla, şiddetiyle kuşatan dünyanın aleyhine." Sonunda güldü Zagreus ve ekledi: "Düşünüyor musunuz Mersault, uygarlığımızın tüm aşağılığı ve acımasızlığı, mutlu halkların tarihi olmadığını ileri süren anlamsız bir aksiyomla ortaya konuyor.
Ah, zenginlerin çoğunda mutluluğun hiçbir anlam taşımadığını çok iyi bilirim! Ama bu sorun değil. Paraya sahip olmak, zamana sahip olmaktır. Bu görüşümde kararlıyım. Zaman satın alınır, her şey satın alınır. Zengin doğmak ya da zengin olmak; bu hak edildiğinde, mutlu olmak için zamana sahip olmaktır.
Reklam
Yeterli gücüm ve sabrım olsaydı... Yaşamın hangi aşamasına kadar varırdım, iyi biliyorum. Yaşamımı bir deney haline getirmezdim. Kendim, yaşamın bir deneyi olurdum... Evet, hangi tutku bütün gücüyle beni doldururdu, biliyorum. Önceleri çok gençtim. Çevreye uyardım. Bugün nasıl davranacağımı, sevmeyi, acı çekmeyi anladım, gerçekte yaşamak budur...
"Biliyorsunuz. Bir adam her zaman gövdesinin gereksinimleriyle ruhunun isterleri arasında sağlayabildiği dengeyle değerlendirilir. Siz... Siz kendinizi kötü değerlendirmektesiniz, Mersault. Kötü yaşamaktasınız. Barbarca"
Ama canım, bizim yaşımızda insan sevmez ki. Karşılıklı hoşlanma vardır, hepsi bu. Daha sonra, yaşlandığımız ve güçsüz düştüğümüzde sevebiliriz. Bizim yaşımızdayken insan sevdiğini sanır. Hepsi bu, daha ne olsun!
Şimdi tersine, yalnızlık da yoksulluk, korkunç bir yoksulluktu
152 syf.
·
Puan vermedi
Mutlu Ölüm
Mutlu ÖlümAlbert Camus
7.7/10 · 4.837 okunma
Reklam
Nietzsche "Açıkça görülüyor ki gökte ve yeryüzünde başlıca işimiz uzun zaman ve aynı yönde boyun eğmektir; bunun sonunda örneğin erdem gibi, sanat, müzik, dans, us, düşünce gibi, uğrunda yaşam çabasına değen bir şey, değiştiren bir şey, incelmiş çılgın ya da Tanrısal bir şey çıkar,"
Yarını düşünmek, kendine bir amaç seçmek, yeğlemeleri olmak, tüm bunlar özgürlüğe inancı gerektirir, bazı bazı insan onu duymadığını iyice anlasa bile. Ama şu anda bu üstün özgürlüğün, bir gerçeğe temellik edebilecek tek şey olan var olma özgürlüğünün, evet, işte bu özgürlüğün bulunmadığını çok iyi biliyorum. Ölüm tek gerçek olarak durmaktadır önümde. Ondan sonra iş işten geçmiştir. Sürüp gitmekte de özgür değilim, tutsağım, hem de ölümsüz devrim umudu bulunmayan, horgörüye başvuramayacak olan bir tutsağım. Devrim ve horgörü olmayınca da kim tutsak kalabilir? Ölümsüzlük güveni olmayınca, tam anlamıyla hangi özgürlük var olabilir?
Bana her şeyi açıklayan öğretilerin aynı zamanda beni zayıflatmalarının nedenini şimdi anlıyorum. kendi yaşamımın ağırlığından kurtarıyorlar beni, oysa onu yalnız başıma taşımam gerek
İntiharın başkaldırıdan sonra geldiği sanılabilir. Ama yanlış olarak, çünkü intihar başkaldırının mantıksal sonucu değildir. İçerdiği boyun eğiş dolayısıyla onun tam tersidir. İntihar sıçrama gibi, en son noktasına götürülmüş kabullenmedir. Her şey tükenmiştir, insan temel tarihine geri döner.
Şimdi intihar kavramını ele alabilirim. Bu kavrama nasıl bir çözüm getirebileceğimiz öncedensezilmiş olmalı. Bu noktada sorun tersine çevrilmiştir. Bundan önce sorun yaşamın yaşanmak için bir anlamı bulunması gerekip gerekmediğiydi. Burada, tersine, yaşam anlamdan ne kadar yoksun olursa o kadar iyi yaşanacağı çıkıyor ortaya. Bir deneyimi, bir yazgıyı yaşamak onu bütünüyle benimsemektir. Öyleyse, bilinçle gün ışığına çıkardığımız bu uyumsuzu, uyumsuz olduğunu bile bile, göz önünden uzaklaştırmamak için elimizden gelen her şeyi yapmazsak, bu yazgıyı yaşamayacağız demektir. Onu yaşatan karşıtlığın öğelerinden birini yadsımak, ondan sıyrılmaktır. Bilinçli başkaldırıyı yok etmek sorunu ortadan kaldırmaktır. Sürekli devrim izleği böylece bireysel deneyim alanına geçer. Yaşamak uyumsuzu yaşatmaktır. Uyumsuzu yaşatmak her şeydenönce ona bakmaktır. Eurydike’nin tersine, uyumsuz ancak kendisine sırt çevrildiği zaman ölür. Böylece, tutarlı olan ender felsefe durumlarından biri başkaldırı olarak belirir. Başkaldırı insanla kendi karanlığının sürekli biçimde karşılaştırılmasıdır. Olanaksız bir saydamlık gereksinimidir. Her saniyesinde dünyayı yeniden tartışma konusu eder. Tehlike, insana onu kavramanın yeri doldurulmaz fırsatını verdiği gibi, metafizik ayaklanma da tüm deneyim boyunca bilinci yaşatır. İnsanın kendi kendisi için sürekli biçimde varoluşu, hazır oluşudur. Özlem değildir, umutsuzdur. Yalnızca ezici bir yazgının kesinliğidir, bu başkaldırı kendisine eşlik etmesi beklenen boyun eğişten de uzaktır.Uyumsuz deneyimin intihardan ne denli uzaklaştığı burada görülüyor
Ağaçlar arasında bir ağaç, hayvanlar arasında bir kedi olsaydım, bu yaşamın bir anlamı olurdu, daha doğrusu bu sorunun hiç anlamı olmazdı, çünkü dünyadan bir parça olurdum. Bu dünya olurdum, oysa şimdi bütün bilincimle, bütün yakınlık gereksinimimle onun karşısındayım. Öylesine önemsiz olan bu akıl, işte bizi bütün evrenin karşıtı yapan bu..
1.540 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.