Siyasal İslamcı yazarlar, Nurcular, Nakşibendiler neden Necip Fazıl Kısakürek'i dillerinden düşürmezler ve öve öve göklere çıkarırlar?Ben, onu ilkönce, bir ortaokul öğrencisiyken "Kadın Bacakları" adlı şiiri ile tanıdım. Şöyle diyordu bu şiirinde Necip Fazıl Kısakürek: "Boynuma doladığım güzel putu görseler İnsanlar öğrenirdi
Sayfa 36-37-38 Bilgi Yayınevi, 5.Basım, Nisan 2010Kitabı okudu
Hâlim
Bilmem hangi âlemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli... Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut, Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiçbir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık. İşte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta: O ki sonsuz var, nasıl aranır dipsiz yok'ta? Olur ve olmaz her şey, yokluk da O'nun kulu; Bu noktaya vardın mı, el tutuk, dil burkulu. Allahı hakikate soran kafa ne sakat? Hakikat de ne; Hakkın muradıdır hakikat. Balonunu kaçırmış, çocuk gibi ağla dur! Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur! Hayat bir zar içinde, hayatı örten bir zar; Bana da hayat yeri "Bağlum" köyünde mezar... (1982)
Sayfa 308Kitabı okudu
Reklam
İmam Gazâli ile Mağarada...
Marmara denizinin kenarında ıssız bir gecede, yalnız başıma bağrımda üzüntülerin ve başımda azap veren şüphelerin olduğu bir anda, 1990’lı yılların başına, yani liseye yeni başladığım yıllara dönüyorum. O günlerde meşhur İslam âlimlerinden İmam Gazâli (1058-1111)’nin kitaplarından “Âbidler Yolu”nu okumuş ve derinden sarsılmıştım. Aylardan mayıs
207 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 40 days
A’mâk-ı Hayal (Hayalin Derinlikleri)
Âmâk-ı Hayal kitabına geçmeden önce biraz Filibeli Ahmet Hilmi'nin kendisinden bahsetmek istiyorum. Filibeli Ahmet Hilmi nâmıdiğer şehbenderzâde olarak da bilinen yazara babasının konsolos olmasından -şehbender konsolos - bu ön ada sahip Hilmi Bey ailesini de eğitimli olması ile çok iyi bir eğitim almış. Galatatasaray Lisesini o zamanki adıyla
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Kurtuba Kitap · 201117k okunma
Kazâ görmüş şehirler, böylece çeşitli himmet elleriyle selâmete ererken katliam görmüş bir lisan ülkesi var ki, kan revân içinde nice bin şehîdin cesediyle bir muhârebe meydanı hâlinde, çatısı, damı, temeli çökmüş, molozlar, kerpiç yığınları ile yolları tıkanmış bulunuyor. İşte bu fâcia sahnesi Türk dili üstünde cereyân etmiş ve etmektedir. Hem de ednâ menfâatler ve dış tazyiklerin yıkıcı politikasına körü körüne tabi olmak hatası yüzünden. Dünyânın hiç bir yerinde, hiç bir milletin başına gelmemiş böyle bir fâcia, ne yazık ki, gözünü dalâlet içinde açmış hakîkat tanımamış, tanımak fırsatı eline verilmemiş nesiller tarafından körü körüne müdâfaa edilir hâle gelmiştir.
Hâlim
Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli… Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut; Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiç bir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; ""Kimse edemez bana benim kadar düşmanlık."" İşte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta: O ki sonsuz var, nasıl aranır dipsiz yok’ta? Olur olmaz her şey, yokluk da O’nun kulu; Bu noktaya vardın mı, el tutuk, dil burkulu. Allah’ı hakikate soran kafa ne sakat? Hakikat de ne; Hakk’ın muradıdır hakikat, Balonunu kaçırmış çocuk gibi ağla dur! Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur! Hayat bir zar içinde, hayatı örten bir zar; Bana da hayat yeri “Bağlum”* köyünde mezar…
Sayfa 308
Reklam
163 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.