Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:) (Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊) Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
Yeni çağların insanı olsamda, İçim hep eskilerin adamı. Yeniler de kelimelerin içi boş, duygular geçici olsada, İçimde taşımaya çalıştığım eskilerin acısı. Arıyoruz gerçeği daha toprağa gömülmemiş olsakta, Gözlerim hep yollarda açılmayı bekleyen çiçek misali. Kendimde buldum hep samimiyetsizliği, Sızlandığımız hep samimiyetsizlik olsada. Her hatamızda suçlasakta nefsi şeytanı, Söyleriz Yunus ilahisini büyük bilir kendini arayanı. Kaçar dururuz bertaraf oluruz, Görmedik hiç kaçtığımız hakikat meydani. Dinlemek istesekte hep duymak istediğimizi, Konuştuk durduk hep başımıza gelenleri, Sevmek sevilmek duygusundan yakınır olsakta, Sevmeyi veren bekler hep O'na dönmeni. Ne diye ararsın ki hep yanında olacak bir kimseyi? Söyleyebilir misin kendine var mı cesaretin ? Sor bi kendine öğrenebildin mi sevmeyi? Herşeye herkese rağmen iyi olarak kalabilmeyi?
Reklam
204 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 4 days
MANEVİYATIMIZIN DERİNLİKLERİ
Hayat da zamanın oyuncağıdır. Ama tüm dünyaya hükmeden zamanın da Er ya da geç bir sonu olmak zorundadır. (William Shakespeare, Kral IV. Henry - 1, s. 128) İlk olarak 1925 yılında, Raci’nin Hatıraları adıyla yayımlanan A’mâk-ı Hayal, Batılı bir anlayış içeren romanlardan farklı bir kurguda yazılmasıyla dikkat çeker. Nesir olarak kaleme alınan,
A’mâk-ı Hayal
A’mâk-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202116.9k okunma
Siyasal İslamcı yazarlar, Nurcular, Nakşibendiler neden Necip Fazıl Kısakürek'i dillerinden düşürmezler ve öve öve göklere çıkarırlar?Ben, onu ilkönce, bir ortaokul öğrencisiyken "Kadın Bacakları" adlı şiiri ile tanıdım. Şöyle diyordu bu şiirinde Necip Fazıl Kısakürek: "Boynuma doladığım güzel putu görseler İnsanlar öğrenirdi
Sayfa 36-37-38 Bilgi Yayınevi, 5.Basım, Nisan 2010Kitabı okudu
İmam Gazâli ile Mağarada...
Marmara denizinin kenarında ıssız bir gecede, yalnız başıma bağrımda üzüntülerin ve başımda azap veren şüphelerin olduğu bir anda, 1990’lı yılların başına, yani liseye yeni başladığım yıllara dönüyorum. O günlerde meşhur İslam âlimlerinden İmam Gazâli (1058-1111)’nin kitaplarından “Âbidler Yolu”nu okumuş ve derinden sarsılmıştım. Aylardan mayıs
" Alaaddin ve sihirli lambası " hemen herkesin bildiği bir masaldır . Bu masalın işaret ettiği bir hakikat var :Insanın istekleri sonsuzdur .Bu nedenle , insan isteklerini tatmin için sürekli bir sihirli lamba arar. İsteklere sahip olanlar daima bir lamba ararlar ve bulurlar. Hiç şüphesiz burada dikkat edilmesi gereken bir nokta var .Her
Reklam
Hâlim
Bilmem hangi alemden bu toprağa düşeli; Yataklara serildim, cam kırığı döşeli… Kafam bir cenk meydanı, kokusu kan ve barut; Elindeyse düşünme, gücün yeterse unut! Takılıyor yerdeki gölgelere ayağım; Sanki arz delinecek ve ben yutulacağım. Bana yanmak düşüyor, yangın görsem resimde; Yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde. Alırken dilenciyim, verirken de borçluyum; Kalmadı eşya ile aramda hiç bir uyum. Taş taş üstüne koysam, bozuk diyorlar, devir! Bir ok çeksem, diyorlar; peşinden koş ve çevir! Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; ""Kimse edemez bana benim kadar düşmanlık."" İşte şüpheci aklı çatlatan korkunç nokta: O ki sonsuz var, nasıl aranır dipsiz yok’ta? Olur olmaz her şey, yokluk da O’nun kulu; Bu noktaya vardın mı, el tutuk, dil burkulu. Allah’ı hakikate soran kafa ne sakat? Hakikat de ne; Hakk’ın muradıdır hakikat, Balonunu kaçırmış çocuk gibi ağla dur! Rabbim böyle emretmiş, ya dize gel, ya kudur! Hayat bir zar içinde, hayatı örten bir zar; Bana da hayat yeri “Bağlum”* köyünde mezar…
Sayfa 308
Kazâ görmüş şehirler, böylece çeşitli himmet elleriyle selâmete ererken katliam görmüş bir lisan ülkesi var ki, kan revân içinde nice bin şehîdin cesediyle bir muhârebe meydanı hâlinde, çatısı, damı, temeli çökmüş, molozlar, kerpiç yığınları ile yolları tıkanmış bulunuyor. İşte bu fâcia sahnesi Türk dili üstünde cereyân etmiş ve etmektedir. Hem de ednâ menfâatler ve dış tazyiklerin yıkıcı politikasına körü körüne tabi olmak hatası yüzünden. Dünyânın hiç bir yerinde, hiç bir milletin başına gelmemiş böyle bir fâcia, ne yazık ki, gözünü dalâlet içinde açmış hakîkat tanımamış, tanımak fırsatı eline verilmemiş nesiller tarafından körü körüne müdâfaa edilir hâle gelmiştir.
DERSİM PİRLERİ “ YOL GERÇEKTİR, YOL YAŞAR, YOL ŞİFADIR” Dersim sevginin, vicdanın, Sırr-ı Hakikat’in kemalet dilinin cümle can ile rızalık meydanı kurduğu mekan. Mekan iman etmiştir, imanı gerçek üzeredir. Bu gerçek ise edep erkan düsturuna bağlıdır. Rıza makamına edep ile giden şifa bulur. Rıza makamına nefsani
163 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.