Çürümeyi okumaya karar verdiyseniz ve kitabı elinize aldıysanız sizi kimsecikler bundan alıkoyamaz, tavsiyeye de gerek duymazsınız. Çünkü kitabın kapağını açar açmaz sizi içine çeken çekene; çürümeler, kokuşmalar, bunalımlar, haykırışlar; düşünceler, tespitler, eleştiriler...
Kitaptan alıntılarla somutlaştırayım, daha iyi anlaşılır: “Nerede
Freud'un yardımcısı Wilhelm Reich'ten son derece keskin bir kitap. Neden keskin bir kitap? Çünkü küçük adam olduğunuzu düşünüyorsanız ya da okuduğunuz şeyleri üzerinize alınacaksanız bir yerleriniz kanayabilir, canınız yanabilir veya küplere binip kitabı atabilirsiniz. Ama bunları yapmazsınız çünkü kimse kendini "Küçük adam"
Aşk neydi hakikaten? Bir kızın cemaline, gülüşüne tutulmak mı? Gözlerinde kaybolmak mı? Onun için uğruna ölmeyi göze almak mı? Çöllere düşmek, dağları delmek mi? Yoksa bunlardan hiçbiri değil de bu aşkın kaynağını keşfetmek miydi aşk?
Bu topraklardan nice âşıklar, âşık olduğunu sananlar; ölürüm, biterim, yanarım, yakarım diyenler geçti fakat
Cengiz Aytmatov hakikaten de öyle özellikle 👧🏻90’lar çocukları sokağın toprağını yutmuş çocuklardır. Bu çocukların gizli bir bağı vardır. Diğer şehirlerde ki çocuklarla. Ve Sadece çocukların arasında “Nasıl ya ?” Şöyle anlatayım efendim; Bazı oyunlar vardır, o zaman herkes oynamıştır. O oyunları her şehir de, farklı isimlerle. Misal biz İzmir’de ⚽️MUÇİ
Esra Kurt kardeşimizin yaptığı ( #30997659 ) Mehmet Uzun etkinliği vesilesiyle yazılacaktır. Kendisine bu vesileyle teşekkür ediyorum. Böyle güzel bir etkinliği yapan yoğun duygulara sahip kendisi incelememizi okumasın. (Bu şaka tabi) :)
Bazı kitaplarda olduğu gibi biz de yazımızda bir
Evet.. 15:37 itibarıyle yeni edit:
Ağrısıyla şu beni artık intiharı düşündürecek kadar hayatımı cehenneme çeviren dişim, normal sıra saatim 14 olmasına rağmen 13:20 de çekildi arkadaşlar..
Bu süreçte neler yaşadım: Saat 13'de oradaydım, panodan sıra numaramı beklerken doktor yüzümün halini görünce çok endişelendi.
Neyiniz var dedi, Ben de
"Benim içimi rahatlatacak bir ameliyata ihtiyacım var..Öyle konuşmakla falan olmaz yani. Böyle birinin hakikaten beni ikiye yarıp içimden bu huzursuzluğu alması lazım..”
"LEYLİM" bir insan sevdiğine en güzel nasıl seslenebilir? Hem onun adından uzaklaşmadan hem de kendi kalbini katarak nasıl çağırabilir ki? Bir Ahmed Arif'in Leylim'i olmak nasıl bir duygu? Peki ya, Leylim'in Arif'i olamamak? Böyle diyordu Leyla Erbil'e, Leyla'sına Leylim, Sevgili Canım, Canım Leylâm, Ömrüm diye başladı mektuplarında
Size yemin ediyorum içimizde o kadar çok hain, o kadar çok hain var ki ben bile bu kadarını beklemiyordum.
Profillerine bakınca demokrasi insan hakları sevgi saygı özgürlük hümanizmden geçilmiyor.
Fakat İsrail'e laf söyleyince, ciğerlerin özüne hançer saplanmış gibi kendilerini kaybediyorlar. Yok kendilerini kaybetmiyorlar, özlerine dönüyorlar..
O hanımefendilik, o beyefendilik bir anda ortadan kalkıyor.
Kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorlar..
Hani derler ya, hain içeriden olunca kapı kilit tutmazmış..
Hakikaten öyle ya..