ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
“benim içimi rahatlatacak bir ameliyata ihtiyacım var. öyle konuşmakla falan olmaz yani. böyle birinin hakikaten beni ikiye yarıp içimden huzursuzluğu alması lazım..”
Reklam
Zamanın Birliği: Atsız tarihin içinde gezinen bir adamdır. Ruh Adam tarihi bir roman olmasa da tarihten kopamazdı. Günümüzde yaşayan Selim Pusat, iki bin yıl öncesinin Burkay'ıdır. Uygur masalındaki Burkay gibi, o da evli olduğu hâlde bir kızı severek günah işlemiştir. Tarih tekerrür etmiştir. Aslında zaman nedir ki? Atsız'a göre dün,
Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz tek iş vardır, o da ölmek. Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir şey yapmakta kullanmış oluruz. Ben ne diye bu işi yapmıyorum diyeceksin! Demin söyledim ya, müthiş bir gevşeklik içindeyim.
“ Hep görünüşe bakarlar. Vizonu var, packardı var, göğsü Cumhuriyet Bayramı’ndaki Taksim meydanı gibi elmaslarla donanmış. …Evet gördüler mi onu öyle, bahtiyar zannederler. Bütün o donanma, şatafat kan ağlayan içini gizlemek için.Yoksa hakikaten bahtiyar insanın bahtiyar görünmek için o kadar gürültüye patırdıya ne ihtiyacı var?” #PeyamiSafa #Yalnızız
'' Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek.
Reklam
"Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz tek iş vardır,o da ölmek."
Sayfa 14 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek
"Ruhlarla meşgul olacak öyle çok maymun var ki şu ruhban sınıfında, insan ineğini bile emanet etmeye çekinir! Şu lüzumsuz adamlara bakın hele! Şeytan habire papaz peydahlıyor! Hakikaten ne Yahudilerin, ne putperestlerin, ne Çingenelerin ne de Ta­tarların ibadetinde var bu kadar çok kepazelik!"
Sayfa 37
Bazen öyle kalpsiz muamelelere maruz kalıyor ki insan; hakkını aramak, derdini anlatmak, hatta öfkelenmek bile istemiyor. Üzülüyor yalnızca. Bir insan bir insana bunu niçin yapar, merak ediyor. Milenko Yergoviç'in Saraybosna Marlborosu'nu hatırlayın: "İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış." Bazen bu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.