“Sevmek ya da sevmemek, işte bütün mesele bu!" Hakikaten öyle. Bu, bizim önümüzdeki en büyük duvar. Eğer bu duvarı aşabilirsek sevdiklerimizin olumsuz, sevmediklerimizin olumlu taraflarını görebiliriz.
172 syf.
7/10 puan verdi
·
45 günde okudu
Kötü bir insan kendi iradesiyle iyi olabilir mi? Peki ya iradesi alındığında? Kitabın özetini yazmayacağım spoiler olmasın diye. Ludovico Tekniği bana diğer distopik romanlardaki benzer olayları hatırlattı: iradenin elinden alınması. İktidarın toplumdaki bireyleri tek tipleştirme politikası başta hapistekilerde denenerek "topluma geri kazandırma" gibi masum bir sloganın ardına sığınma işi olsa da, esasında halkın tüm kararlarını kabul etmesi gibi bir amaç yatıyor. Yani iktidar bu teknik başarılı olursa halkın da iradesini elinden alabilir ve onları tek tipleştirebilir. Böylelikle istediği her kararı da kabul ettirebilir. Panopticon bakış açısının izlerini burada görebiliyoruz aslında. Alex'in bu tekniği denemesinde papazın karşı çıkması ve diyalogları "irade" hakkında güzel mesajlar veriyor. İrademiz elimizden alınırsa bizden geriye ne kalır? Alex bu tekniğin etkisiyle iyi şeyler yaptığında hakikaten iyi bir insan olacak mı? Yoksa sadece topluma rahatsızlık vermemesi yeterli mi? Bu kitap boyunca tartışılan sorulardan birkaçı, fakat kitabın sonlarında görüyoruz ki insan iradesini kaybedince delirme noktasına geliyor, yaşama isteğini kaybediyor. Bunun bir örneği olarak Alex'in yaşamına son verme istediğini hep beraber okuduk. Tekrar hayata döndüğünde ve Ludovico'nun etkisi kaybolduğunda hapisten önceki haline dönmesi ona yaşam isteği verdi. Benim daha çok dikkatimi çeken nokta bir insanın kendi isteğiyle iyi olması mı önemli, yoksa iradesi alınıp toplumu rahatsız etmemesi yeterli bakış açısı mı önemli tartışmasını mukayese etmek oldu.
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200993bin okunma
Reklam
Yakamoz& Papatya[14-18]
Yakamoz'un mektuplarından... Ay yüzlü çiçeğim Papatya, Uzun süredir pek yakındığım bir konuya değinmek istiyorum. Sürekli dolaşıyorsun be kafamda sevdiceğim, tüm fikrimde sen varsın. Düşüncelerim çekiyor teslim bayraklarını birer birer; bir tek sana yeniliyor şu kalp, şu adam, şu garip... Bazen unuttum diyorum kendi kendime. "Bak,
472 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Onaltı yaşındaki Sage Winters, annesi öldüğü için, pek de iyi anlaşamadığı üvey babası Alan’la birlikte yaşıyordu. Öz babası kendisini ve tek yumurta ikizi olan kız kardeşi Rosemary’yi uzun zaman önce terk etmişti. En azından anneleri, babalarının artık onları aramadığını söylemişti. Sage zamanının çoğunu arkadaşları Heather ve Dawn’la
Kayıp Ruhlar Durağı
Kayıp Ruhlar DurağıEllen Marie Wiseman · Arkadya Yayınları · 2023241 okunma
Mustafa Kemal karşıladı bizi. Hemşerimizdi, Basri Bey’le çok önceden tanışıyorlardı. Çok memnun olmuştu bizi gördüğüne. O iptidai koşullarda dinlenmemiz için elinden geleni yaptı ama umutsuzdu. “Bu harbi kazanmak çok zor. Askerlerimiz kahramanca çarpışıyor. İtalyanları durdurduk. Sahil şeridinde hapsolmuş durumdalar. Top menzillerinin dışına çıkamıyorlar. Ama söküp atamıyoruz onları denizden. Hükümetin bu avantajı da fırsat bilerek iyi bir barış anlaşması yapması gerekir. Ne yazık ki Dersaadet’tekiler bunun pek farkında değil...” “Ya Enver Bey, o ne yapıyor?” diye sordu kumandanımız. “Cemiyete hep güzel haberler yolluyormuş.” Yüzü gölgelenir gibi oldu Mustafa Kemal’in. “Kusura bakma Basri ama Enver hayal görüyor bence. Olmasını istediklerini hakikat sanıyor. Ona kalırsa, İtalyanları ezdik geçtik. Bütün Arap aşiretler bizim yanımızda... Trablus’ta, Tobruk’ta, Bingazi’de, Deme’de hatta Fizan’ı da kapsayan kendisine bağlı bir İslam devleti kuracağından söz ediyor. Ama vaziyet hiç de öyle değil. Kendi gözlerinizle göreceksiniz zaten. Sayıları yüz bine yaklaşan İtalyan kuvvetlerinin karşısında mücahit sayımız çok az. Silah ve teçhizat açısından bizden çok üstünler. Tamam, başta Sunusiler olmak üzere halk İtalyanlardan nefret ediyor. Zaten tek avantajımız da bu. Yani durum hakikaten berbat. Fakat dövüşmekten başka da çare yok.” Sigarasından bir nefes çektikten sonra ekledi: “Bilmiyorum, belki de burada herkes kendi şerefi için dövüşüyor, herkes kendi vicdanı için...”
Evet, yakında ikinci kez insan avına çıkacaktım. Öldürmek için silahımı doğrultacak, kurbanımın gözüne bakacak ve tetiğe basacaktım. Katil mi olacaksın demiştin ya, bu defa hakikaten katil olacaktım.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.