Sioux dini, doğayı romantikleştirmediği gibi, onu bir fantezi haline getirerek etikleştirmez. O, doğayı yıkıcı yönüyle de, ve belki de özellikle bu yıkıcı yönüyle, sevmekte kararlıdır. Bu anlamda, onun yeryüzüne duyduğu sevgi hakiki bir sevgidir.
“Gerçeğin çölüne hoş geldin”. Ancak, Gerçek, sanal simülasyonun arkasındaki “hakiki gerçeklik” değil gerçekliği tamamlanmamış/tutarsız yapan o boşluktur ve her simgesel Matrix’in vazifesi bu tutarsızlığı örtmektir.
Bilmiyor ki, böyle hoş hayaller kura kura hepten yitirecek gerçeklik duygusunu. Bilmiyor ki hayal gücünün hudutsuz ikliminde dolaşmayı sevenler kolay kolay hakiki dünyaya dönmez, dönemez.